
Meryem Suresinin 5-6. Ayetleri Ne Anlatıyor?
Meryem suresinin 5-6. ayetlerinde ne anlatılmak isteniyor? Hz. Zekeriya’nın (as.) çocuğu olması için okuduğu duanın geçtiği âyetler; Meryem suresinin 5-6. ayetlerinin Arapçası, meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz...
Meryem Suresinin 5-6. ayetlerinde şöyle buyrulur:
Meryem Suresi 5-6. Ayetleri Arapça:
وَاِنّ۪ي خِفْتُ الْمَوَالِيَ مِنْ وَرَٓاء۪ي وَكَانَتِ امْرَاَت۪ي عَاقِرًا فَهَبْ ل۪ي مِنْ لَدُنْكَ وَلِيًّاۚ يَرِثُن۪ي وَيَرِثُ مِنْ اٰلِ يَعْقُوبَۗ وَاجْعَلْهُ رَبِّ رَضِيًّا
Meryem Suresi 5-6. Ayetleri Meali:
“Tarafından bana yerimi alacak bir halef ver; o, Ya’kūb hanedanına da vâris olsun; rabbim, onu rızana erdir!” (Meryem, 19/5-6)
DUANIN KARŞILIĞI: HZ. YAHYA (A.S.)
Bilgi:
Meryem sûresinin hemen başında Hz. Zekeriyya -aleyhisselâm-’ın Yüce Allah’a yaptığı duaya yer verilir. Bu duada Hz. Zekeriyya -aleyhisselâm- daha önce yaptığı duaların hep karşılık bulduğunu ifade ettikten sonra bir de ilerlemiş yaşına rağmen kendisine bir çocuk bağışlamasını Yüce Allah’tan ister. O bir yandan bunu yaparken diğer taraftan da doğacak çocuğun Allah rızasına uygun tavır ve davranışlar sergilemesi için de istekte bulunur. Nitekim Hz. Zekeriyya -aleyhisselâm-’ın bu duası da kabul edilmiş ve kendisine Hz. Yahya -aleyhisselâm- bahşedilmiştir.
Mesaj:
- Her durumda sığınılacak ve başvurulacak yegâne merci Yüce Allah’tır.
- Yüce Allah, samimi olarak yapılan duaları kabul eder.
Kelime Dağarcığı:
Halef: Sonraki nesil veya kişi, aslın yerine geçen.
Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler
TEFSİR
Meryem Suresi 5-6. Ayetleri Tefsiri:
- “Gerçekten ben, arkamdan yerime geçecek vârislerden endişe içindeyim. Hanımım da kısırdır. Ne olur, bana lutf-u kereminden bir yardımcı oğul ihsân eyle!”
- “Ki o, hem bana mirasçı olsun, hem de Yâkub ailesine. Rabbim onu kendisinden râzı olduğun bir kul eyle!”
Zekeriyâ (a.s.) duasında ihtiyarlığını, âcizliğini ve çaresizliğini dile getiriyor, kırık bir gönülle yalvarıyor, bununla birlikte Rabbine olan ümidini de canlı tutuyor. O, duasında şöyle niyâz ediyor:
“Rabbim! İhtiyarlık yüzünden vücudumun direği mesâbesinde olan kemiklerim gevşedi, zayıfladı, eridi. Ona bağlı olarak diğer bedenî kuvvetlerim de zayıfladı. Saçlarım öyle ağardı ki, başım âdetâ beyaz alevlerle tutuşmuş bir hâle geldi. Çok ihtiyarladım ve zayıfladım. Ecelimin yaklaşmakta olduğunu hissediyorum. Rabbim! Bu güne kadar sana ne zaman dua ettiysem, hiç birini geri çevirmedin, hepsini kabul buyurdun. Bundan böyle de duamı geri çevirmeyeceğini ümit ediyorum.
Rabbim! Vefat ettiğimde geride bıraktığım yakınlarımın, taşıdığım din emânetini taşımayacaklarından, hatta ona ihânet edeceklerinden ciddi mânada korku ve endişe içindeyim. Onlar arasında bu emâneti gönül huzuruyla devredebileceğim güvenilir bir kimse yok! Senden bir erkek çocuk isteyeceğim, fakat hanımım kısırdır. Bilmem ki nasıl olacak! Yalnız biliyorum ki sen her şeye kadirsin; sulbümden olmak kaydıyla bana lütf-u kereminden gözümü arkada bırakmayacak güvenilir, yardımcı bir oğul nasip eyle! Bu oğul din, nübüvvet, ilim ve hikmet bakımından hem bana vâris olsun, hem de Yakup ailesine vâris olsun.[1] Onu ahlâk ve adabı; söz, fiil ve davranışları itibariyle râzı olduğun ve senden râzı olan bir kul eyle!”
Diğer âyet-i kerîmelerde de Hz. Zekeriyâ’nın şöyle dua ettiği nakledilir:
“Rabbim! Bana katından tertemiz bir evlat ihsan eyle. Şüphesiz ki sen, duaları hakkiyle işitensin.” (Âl-i İmrân 3/38)
“Rabbim! Beni tek başıma, yapayalnız bırakma; bana bir evlat lütfet. Vârislerin en hayırlısı sensin!” (Enbiyâ 21/89)
Hz. Zekeriyâ’nın amca çocukları vardı. Onlar İsrâiloğulları’nın en şerirlerindendi. Bunlar içinde dinî ve ahlâkî bakımdan düzgün ve dürüst bir kimse yoktu. Bundan dolayı Zekeriyâ (a.s.) ümmetine karşı hilâfetin hakkını tam olarak veremeyeceklerinden ve dinini değiştireceklerinden korkmuştu.
Dipnot:
[1] Resûl-i Ekrem (s.a.s.) şöyle buyurur: “Biz Peygamberler topluluğu miras bırakmayız; ne bıraktıysak o sadakadır.” (Buhârî, Humus 1; Müslim, Cihad 49-52) Ebû Dâvûd’un Sünen’inde de şu açıklama yer alır: “Alimler peygamberlerin mirasçılarıdır. Peygamberler ne dirhem ne de dinar bırakmışlardır. Onların mirası ilimdir.” (Ebû Dâvûd, İlim 1; Tirmizî, İlim 19)
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com
YORUMLAR