
Meryem Suresinin 59. Ayeti Ne Anlatıyor?
Meryem suresinin 59. ayetinde ne anlatılmak isteniyor? Nefislerine uyup namazı terk edenleri bildiren âyet; Meryem suresinin 59. ayetinin Arapçası, meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz...
Meryem Suresinin 59. ayetinde şöyle buyrulur:
Meryem Suresi 59. Ayet Arapça:
فَخَلَفَ مِنْ بَعْدِهِمْ خَلْفٌ اَضَاعُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّبَعُوا الشَّهَوَاتِ فَسَوْفَ يَلْقَوْنَ غَيًّاۙ
Meryem Suresi 59. Ayet Meali:
NEFİSLERİNE UYUP NAMAZI TERK EDENLER
Sonra bunların ardından artık namazı kılmayan ve nefsanî arzulara uyan bir nesil geldi. Bunlar elbette azgınlıklarının cezasını bulacaklardır. (Meryem, 19/59)
Bilgi:
Tarihte Hz. Âdem, Hz. Nuh, Hz. İbrahim ve Hz. Yakub -aleyhumusselâm- gibi peygamberlere iman edip sâlih amel işleyen müminlerden sonra onların nesillerinden, dinî uyarıları unutan, umursamayan hatta dinin direği olan namazı bile ihmal eden topluluklar gelmiştir. Onlar namazı ihmal ettiklerinden dolayı namazın hayâsızlık ve kötülüklerden koruyucu işlevinden istifade edememişlerdir. Bunun sonucu olarak nefislerinin arzularına uymuşlar ve dinin haram kıldığı günahları işlemişlerdir.
Mesaj:
- Namazın ihmal edilmesi, kişinin nefsanî arzularının peşinden koşmasının yolunu açar.
- Allah’ın emirlerini ihmal edip yasakladıklarını işleyenler bunun cezasını göreceklerdir.
Kelime Dağarcığı:
Şehvet: Bir şeye karşı duyulan şiddetli arzu.
Gayyâ: Ceza; bir rivayete göre cehennemdeki bir vadinin adı.
Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler
TEFSİR
Meryem Suresi 59. Ayet Tefsiri:
- Ama onlardan sonra öyle kötü bir nesil geldi ki namazı terk ettiler ve şehvetlerinin ardına düştüler. Bunlar, helâk çukuruna düşerek yaptıkları bu azgınlıkların cezasını göreceklerdir.
خَلْفٌ (half), arka demektir. Kişinin ardından gelen kimselere “half” denir. Kelime lâmın fethasıyla خَلَفٌ (halef) diye okunduğunda, kişinin ardından gelen kimselerin hayırlı insanlar olduğunu; burada olduğu gibi lâmın sukûnuyla خَلْفٌ “half” diye okunduğunda ardından gelenlerin kötü insanlar olduğunu belirtir. İşte yüksek bir ahlâkî kemâle ve şerefe sahip peygamberlerin ardından böyle hayırsız nesiller gelmiş, bunlar namazı terk etmişlerdir. Bundan maksat onların dinin emirlerine uymayı ve yasaklarından kaçınmayı terk etmiş olmalarıdır. Kulluğun en önemli alameti ve şiarı olması itibariyle burada özellikle namaz söz konusu edilmiştir. Dolayısıyla onlar namaz başta olmak üzere dinî buyrukları hiçe sayınca bütünüyle şehvetlerinin, nefsânî arzularının peşine düşmüşlerdir. Zaten hakkın ve doğrunun dışındaki her şeyin bâtıl olduğunda şüphe yoktur.
Âyette geçen اَلْغَيُّ(gayy), kelime olarak “hüsran ve şer” mânasına gelir. İşte bu kişiler, dünyadaki kötülük ve azgınlıklarına mukâbil büyük bir cezaya çarptırılacaklardır. Abdullah b. Mesûd (r.a.) “gayy”ın, cehennemde yiyecekleri son derece pis çok derin bir vâdi olduğunu söyler. Bir başka rivayette de orada kan ve irin aktığı haber verilir. (Taberî, Câmi‘u’l-beyân, XVI, 126-127)
Bu âyeti ve izahını okuyan her insan, elbetteki böyle kötü bir sonuca uğramamak için Rabbinden bir kurtuluş yolu isteme ihtiyacı duyacaktır.
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com
YORUMLAR