Mescid-i Aksa İle Müslüman Gençlerin Arasına Siyonizm Barikatı

İsrail polisi 50 yaş altı Müslümanların cuma namazını kılmak için Mescid-i Aksa'ya girmelerine izin vermedi.

SADECE KADINLAR VE 50 YAŞ ÜSTÜ ERKEKLER

İsrail Emniyet Genel Müdürlüğü Sözcüsü Micky Rosenfelt, "Sadece kadınlar ve 50 yaş üstü erkeklerin Mescid-i Aksa’ya girişine izin verilecek" dedi. Rosenfelt, yaş sınırlamasının gün boyu süreceğini belirtti.

TEK TEK KİMLİK KONTROLÜ

Mescid-i Aksa ve Kudüs'teki Eski Şehir'in girişlerini tutan İsrail polisi, yaş sınırlamasını uygulamak için tek tek kimlik kontrolü yapıyor.

BAHANE; AŞIRI SAĞCI BİR HAHAMA DÜZENLENEN SALDIRI

İsrail polisi, "aşırı sağcı" bir hahama yönelik düzenlenen silahlı saldırının ardından getirdiği Mescid-i Aksa’ya giriş yasağını dün akşam kaldırdığını açıklamıştı.

Aşırı sağcı bir hahama önceki akşam saatlerinde Batı Kudüs'te silahlı saldırı düzenlenmişti. İsrail basını, vurulan kişinin haham Yehuda Glick olduğunu ve "aşırı sağcı" bir Yahudi örgütünün başkanlığını yaptığını yazmıştı.

MESCİD-İ AKSA İKİNCİ BİR EMRE KADAR  MÜSLÜMANLARA KAPALI

Olayın ardından İsrail, "İkinci bir emre kadar Mescid-i Aksa'nın tüm Müslümanlara kapatıldığını" açıklaması üzerine turist ve Yahudi yerleşimciler de dahil hiç kimsenin gün boyunca Aksa'ya girişine izin verilmemişti. Böylece İsrail'in Doğu Kudüs'ü işgal ettiği 1967 tarihinden bu yana ilk kez Aksa'ya giriş yasağı getirildi.

MESCİD-İ AKSA'NIN MÜSLÜMANLAR İÇİN ÖNEMİ

Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa Müslümanların ilk kıblesi özelliğini taşıyor. Yahudiler, içerisinde Kıble Mescidi ile Kubbetu's Sahra Camisi'nin yanı sıra müze, medreseler ve büyük avlunun bulunduğu Mescid-i Aksa Külliyesi altında, Süleyman Mabedi kalıntılarının bulunduğu inancıyla bu alanda kazı çalışmaları yapıyor.

Yahudi Yerleşimciler ve İsrailli yetkililer zaman zaman Aksa Külliyesi içerisine de girerek cami cemaatini ve eğitim gören öğrencileri taciz ediyor. Müslümanların karşı çıktığı bu tür ihlaller nedeniyle Mescid-i Aksa'da sık sık gerginlik yaşanıyor. 

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.