Mescid-i Aksa İmam Hatibi Sabri, Yüzyılın Anlaşması Komplosunun Aksa'yı Yahudilere Devretmeyi Amaçladığını Söyledi

Mescid-i Aksa İmam Hatibi Şeyh İkrime Sabri, "şimdiki tüm komploların" ve hatta ABD Başkanı seçilen Donald Trump'ın daha önce önerdiği "Yüzyılın Anlaşması"nın bile Mescid-i Aksa'yı Yahudilere teslim etmeyi amaçladığını söyledi.

Şeyh Sabri, İstanbul'da düzenlenen "Filistin bizim hakkımızdır" konulu toplantıda konuştu.

Mescid-i Aksa İmam Hatibi Şeyh Sabri, "Filistin bizim hakkımızdır ve bunu söylediğimizde dünyadaki tüm Müslümanlar adına konuşuyoruz. Sadece Filistinliler adına konuşmuyoruz. 'Hakkımızdır' derken bunu sadece duygularla değil, kanıtlarla söylüyoruz." ifadelerini kullandı.

Müslümanlar olarak herkesin Kudüs'ü ve Mescid-i Aksa'yı sevdiğini ama bu duygunun yeterli olmadığını vurgulayan Sabri, şöyle devam etti:

"Hakkımızı savunmamız delil ve ispatla olmalıdır ve hakkımız belirli bir yönü değil, bir haklar topluluğunu içerir ve bu yönlerden ilki Filistin'in inancımızın bir parçası olduğu şeklindeki doktrinel inanç hakkıdır."

Müslümanların Filistin'e yönelik inanç hakkının yanı sıra ibadet hakkının da bulunduğunu dile getiren Sabri, Hazreti Muhammed'in Mescid-i Aksa'daki her bir rekat namazın, başka bir yerdeki 500 rekat namaza eşdeğer olduğunu bildirdiğini söyledi.

Hazreti Muhammed'in İsra ve Miraç mucizesinin manevi bir fetih, Ömer bin Hattab'ın Kudüs'ü fethinin ise siyasi ve egemen bir fetih olduğunu anlatan Sabri, Ömer bin Hattab'ın Kudüs'e "sorunsuz ve barışçıl bir şekilde girdiğini belirtmek için" yürüyerek girdiğini ve zor kullanmadığını kaydetti.

Şeyh Sabri, Hazreti Ömer'in Kudüs'teki kiliseleri koruduğunu, o dönemde Kudüs'te Yahudi sinagogları olmadığını, eğer olsaydı Ömer Ahidnamesi'nde yer alacağını belirterek, Ömer bin Hattab'ın şehri Romalılardan devraldığını, Yahudilerin "Müslümanların ülkeyi onlardan gasbettiği" iddiasının asılsız olduğunu ve buna dair hiçbir delil bulunmadığına dikkati çekti.

Kudüs'ün şu anda maruz kaldığı durumla ilgili olarak da Şeyh Sabri, işgalcilerin, "Filistin'e yabancı olarak gelen Yahudi yerleşimcileri" rahatsız ettiği bahanesiyle birkaç kez özellikle sabah ve akşam ezanının okunmasını engellemeye çalıştığını ve başaramadığını söyledi.

Şeyh Sabri, "Allahu Ekber çağrısı kıyamete kadar kalacaktır. Ezan sesinden rahatsız olan gitsin, ama biz toprağımıza kök salmışız, hakkımıza sahip çıkıyoruz. Tüm Müslümanlara, Filistin halkının haklarına ve dinlerine bağlı olduğunu ve Gazze'de olan ve olmaya devam edenlere rağmen teslim olmayacağını temin ediyoruz. Biz hakkımızla güçlüyüz çünkü hak sahibi güçlüdür." diye konuştu.

Filistin halkının kararlılığının, bir iman kararlılığı olduğunu ve Filistin'in başına gelen komploların diğer ülkelerin başına gelseydi onların yok olacağını anlatan Sabri, ancak Filistin davasının 100 yıldır varlığını sürdürdüğünü, çünkü Mescid-i Aksa'nın "Filistin'in kalbinde" olduğunu ifade etti. Şeyh Sabri, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Şu anki tüm komploların hedefi Mescid-i Aksa'dır. ABD Başkanı seçilen Donald Trump'ın daha önce önerdiği 'Yüzyılın Anlaşması' bile Mescid-i Aksa'nın kontrolünü ele geçirip Yahudilere teslim etmeyi amaçlıyor. Müslümanlar Filistin'e Mescid-i Aksa'dan dolayı bağlıdırlar ve Filistin'i Mescid-i Aksa'nın varlığından dolayı severler, bu yüzden işgalciler ve müttefikleri Müslümanların Mescid-i Aksa ile olan bağlarını koparmak için komplo kurmaktadırlar."

İşgalcilerin uygulamalarına ilişkin ise Sabri, işgalcilerin yönetiminin, özellikle Gazze savaşı sırasında Türklerin Mescid-i Aksa'ya gelmesini kısıtladığını belirterek, Türk halkına "pes etmemeleri ve tekrar tekrar denemeleri" çağrısında bulundu.

Kaynak: Diyanet Haber

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.