Mescid-i Aksa’da Namaz Kılmak İçin Zorlu Yolculuk

Batı Şeria’daki Filistinliler, İsrail’in çıkardığı zorluklar ve engellere rağmen Ramazan ayının üçüncü cuma namazını Mescid-i Aksa’da kılmak için çeşitli yollarla Kudüs’e akın ediyor.

Ayrım Duvarı’nın Batı Şeria tarafında kalan binlerce Filistinli, cuma namazını Aksa’da kılmak amacıyla Kudüs’e geçmek için sabah saatlerinden itibaren yola çıktı. İşgal altındaki Batı Şeria ile Kudüs arasında 2003’te inşa edilen 5 metre yüksekliğindeki beton duvar boyunca çok sayıda İsrail askeri kontrol noktası yer alıyor.

İsrail, olağan günlerde özel izinliler dışında Batı Şeria’daki Filistinlilerin Kudüs’e geçişine izin vermiyor. Abluka altındaki Gazze’de yaşayanların ise ne Kudüs’e ne de başka bir yere seyahat etme hürriyeti bulunuyor.

AKSA’YA GİDEN ZORLU YOL

Batı Şeria’da yaşayanlardan ise kimi özel izinle kontrol noktalarından geçmek için uzun kuyruklar oluştururken, kimi de İsrail’in engellemeleri nedeniyle Ayrım Duvarı’nı aşarak Aksa’ya ulaşmaya çalışıyor.

İsrail’in 12 ile 40 yaş arası erkeklerin Kudüs’e girişine izin vermemesi nedeniyle özellikle gençler Ayrım Duvarı’nı tırmanarak kente geçiyor.

Ayrım Duvarı’nın çeşitli yerlerine merdiven dayayan ve tırmanan gençler, Aksa’da bir vakit namaz kılmak için zorlu yolculuğu göze alıyor. Bununla kalmayıp zaman zaman düşme ya da İsrail askerlerine yakalanma tehlikesi de yaşıyorlar.

KONTROL NOKTALARINDA UZUN KUYRUKLAR

Öte yandan özellikle kadınlar ve 40 yaş üstü erkekler, Kudüs’e girmek için kontrol noktalarında uzun kuyruklar oluşturuyor. Bu cuma öncesi de Kalendiya kontrol noktasında 40 yaş altı erkeklerin girişine izin verilmemesi nedeniyle duruma tepki gösteren Filistinliler ile İsrail askerleri arasında küçük çaplı gerginlik yaşandı.

Filistinli İyad Kemil (36), cuma namazını kılmak için şehre girişine izin verilmediğini belirterek, “Namaz kılmamıza engel oluyorlar. Bizden özel izin belgesi istiyorlar. Ama başvuruları ‘güvenlik’ gerekçesiyle reddediyorlar.” dedi.

İsrail’in her yoldan Kudüs’ü tamamen kontrolü altına almaya çalıştığını belirten Kemil, “Bunlara rağmen bizim kente bağlılığımız devam edecek.” ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.