Mescid-i Nebevi Nasıl İnşa Edildi?

Siyer-i Nebî

Mescid-i Nebi ne zaman ve ne amaçla yapıldı? Yeryüzünün en faziletli mescitlerinden Mescid-i Nebevi’nin inşası.

Abdurrahman bin Avf’ın (r.a) tarifine göre Medîne-i Münevvere Hicret ve Sünnet Yurdu olmuş, orada fı­kıh ehli âlimler, insanların en şereflileri ve fikir sahibi aklı başında insanlar yetişmiş ve orası müstesnâ bir merkez hâline gelmiştir.[1]

MESCİD-İ NEBEVİ’NİN İNŞASI

Enes bin Mâlik (r.a) şöyle anlatır:

“Rasûlul­lah Efendimiz Medine’ye geldikleri zaman, Medine’nin üst tarafında[2] Amr bin Avf Oğulları denilen bir mahallede konakladılar. Onların arasında on dört gün ikâmet et­tiler. Sonra (dayıları) Neccâr Oğulları kabilesinin ileri gelenlerine ha­ber gönderdiler. Onlar da kılıçlarını kuşanarak geldiler.

Hâlâ gözümün önündedir; Rasûlullah bineğine bindiler, Ebûbekir’i terkisine aldılar, Benî Neccâr’ın ileri gelenleri de etraflarını kuşattılar, o vaziyette Ebû Eyyûb’ün avlusuna kadar geldiler.

Rasûlullah ilk zamanlar vakit nerede girerse orada namazlarını kılarlardı, davar ağıllarının temiz yerlerinde de namaz kıldıkları olurdu. Sonra Mescid’in inşâ edilmesini emrettiler ve Neccâr Oğulları’nın ileri gelenlerine haber gönderdiler, onlar da geldiler. Efendimiz:

«‒Ey Neccâr Oğulları! Şu bahçenizin bedelini bana söyleyiniz!» buyurdular. Onlar da:

«‒Hayır, vallâhi, onun bedelini biz ancak Allah Teâlâ’dan istiyoruz!» dediler.

O bahçede size söylediğim şu şeyler vardı: Orada müşrik kabirleri, çukurlar, tümsekler, harâbeler ve hurma ağaçları vardı. Rasûlullah Efendimiz emir buyurdular ve müşrik kabirleri açılıp başka yere nakledildi, çukurlar, tümsekler ve harâbeler düzeltildi, hurma ağaçları da ke­sildi.

Hurma ağaçlarını Mescid’in kıble tarafına dizdiler, iki tara­fını da taşla ördüler.

Sahâbîler recez söyleyerek o kayaları taşımaya başladılar. Rasûlullah Efendimiz de onlarla beraberdi. Şöyle dua ediyorlardı:

اَللّٰهُمَّ إِنَّهُ لاَ خَيْرَ إِلَّا خَيْرُ الآخِرَهْ           فَانْصُرِ الأَنْصَارَ وَالمُهَاجِرَهْ

«Allâh’ım! Âhiret hayrından başka hayır yoktur. Sen, Ensâr ile Muhâcirler’e yardım eyle!».” (Buhârî, Menâkıbu’l-Ensâr, 46; Müslim, Mesâcid, 9)

Burada, “Câmi”nin İslâm toplumu ve İslâm devleti için ne kadar ehemmiyetli olduğunu görüyoruz. Zîrâ İslâm’ın akidesi, nizâmı ve âdâbı burada öğretilecektir. Müslümanlar her gün beş defa câmide görüşerek birbirlerini tanıyacak, kardeşlik bağları kuvvetlenecek, İslâmî şuuru kazanacaklar ve yardımlaşma imkânı bulacaklardır.

Dipnotlar:

[1] Buhârî, Menâkıbu’l-Ensâr, 46. [2] Medine’nin Necd cihetinden Tihâme’ye doğru gelen köy ve mâmûrelerine Âli­ye, Tihâme cihetinden Medine’ye doğru olanlarına Sâfile denir. (Mu’cemu’l-Büldân)

Kaynak: Dr. Murat Kaya, Siyer-i Nebi.