Mescide Giren İfrit
Peygamber Efendimiz (s.a.v) mescidde iken gelip, Peygamberimize (s.a.v) namaz kılarken musallat olan ifritin sonu...
Ebû Hüreyre (r.a) şöyle anlatır:
“Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) bir gün şöyle buyurdular:
«‒Cin tâifesinden bir ifrit dün gece namazımı bozdurmak için ansızın bana hücûm etti. Lâkin Allah Teâlâ (beni gâlip getirip) ona istediğimi yapmaya fırsat verdi. Sabah olunca hepiniz onu görüp seyredesiniz diye Mescid’in direklerinden birine bağlamak istedim. Fakat kardeşim Hz. Süleyman’ın: “Yâ Rab, bana mağfiret et ve benden sonra kimseye olmayacak bir mülkü bana bağışla!” (Sâd, 35) demiş olduğu hatırıma geldi (de ifriti, âciz, zelil ve hakîr olmuş vaziyette geri gönderdim)».” (Buhârî, Salât, 75, Enbiyâ, 40; Müslim, Mesâcid, 39)
İfrît, şeytanların iyice habîs, şerir, kurnaz ve faâl olanlarına denir. Süleyman (a.s) bu duası neticesinde onlara hükmeder, hepsini emrinde çalıştırırdı. Rasûlullah (s.a.v) onun, kendisinden başka kimseden olmayacak bir yetki sahibi olma arzusuna saygı göstererek ifriti bağlamaktan vazgeçti.
Kaynak: Dr. Murat Kaya, Mescid-i Nebevi'den 111 Hatıra, Erkam Yayınları