Mescitleri Birer Mektep Haline Getireceğiz

Uluslararası İlahiyat Programı (UİP) öğrencileriyle bir araya gelen Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Dünya’nın İslam'ın ilkelerine ihtiyacı var” dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, 2018-2019 öğretim yılında mezun olacak Uluslararası İlahiyat Programı (UİP) öğrencileriyle “Mezuniyetten Mesuliyete”  başlıklı programda bir araya geldi.

Din İşleri Yüksek Kurulu Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen programda öğrencilere hitap eden Başkan Erbaş, “Uluslararası İlahiyat Programı, Diyanet İşleri Başkanlığımızın en çok önem verdiği ve gelecekte kendilerinden gönül coğrafyamızda ve gurbette insanlarımızın istifade edeceği gençlerin yetiştirildiği çok önemli programdır.” dedi.

Programa “Mezuniyetten Mesuliyete” adı verilmiş olmasının çok anlamlı olduğunu söyleyen Başkan Erbaş, Müslümanların mesuliyet duygusu ile hareket etmesi gerektiğini belirtti.

“İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olanlardır.” hadis-i şerifini hatırlatan Başkan Erbaş, öğrencilere ülkelerine geri döndüklerinde, elde ettikleri birikimleri insanların faydasına kullanmalarını tavsiye etti. Peygamberimizin, Yesrip’i Medine-i Münevvere haline getirmede ilk yaptığı işlerden birisinin Mescid-i Nebevi’yi inşa etmek olduğunu kaydeden Başkan Erbaş, “Çünkü insanın münevver olabilmesi, aydınlanabilmesi için ilim, bilgi, hikmet, ilim, irfan sahibi olacak ve ibadet hayatının ayrılmaz bir parçası olacak. Mescid-i Nebevi bütün bu ihtiyaçları karşılamak için yapıldı.” şeklinde konuştu.

“MESCİTLERİ BİRER MEKTEP HALİNE GETİRECEĞİZ”

Peygamberimizin, “Ben muallim olarak gönderildim.” buyurduğunu hatırlatan Başkan Erbaş, şöyle devam etti:

“Genç kardeşlerim, gittiğimiz yerlerde mescitleri birer mektep haline getireceksiniz. Mescitte her biriniz muallim ve muallime olacaksınız. Siz artık mezun oluyorsunuz. Elinizden kitap düşmeyecek. Çünkü artık siz ilahiyat fakültesi mezunusunuz, siz hocasınız. Sadece bizim insanlarımız, bizim vatandaşlarımız değil, bütün Müslümanlar, hatta gayrimüslimler de, herkes sizden istifade edecek. Bulunduğunuz yerlerde cami içi ve cami dışı hizmetler sizi bekliyor. Camiyi mektep haline getirerek camilerde çocuklara, gençlere, yaşı kaç olursa olsun insanlara cami dersleri yapacaksınız. İlmihâl, tefsir, hadis, Kur’an-ı Kerim dersi yapacaksınız. Kur’an-ı Kerim bilmeyen insanlara öğretmek, öğrenenlerin okumasını sağlamak, okuyanlara manasını anlatmak ve hayatımızın bir parçası haline getirmek. Buna ihtiyacımız var, dünyanın buna ihtiyacı var. Dünyanın Kur'an'ın ilkelerine, İslam'ın ilkelerine ihtiyacı var.”

Yeni Zelanda ve Sri Lanka’daki terör saldırılarına dikkat çeken Başkan Erbaş, “Dünyada kötülükten beslenen insanlar var. Onlar insanların eline silah verip camide, kilisede, mabette ibadet eden insanları öldürecek kadar kötülükten beslenmeye başladılar. Masum insanlar öldürülüyor. Bu nasıl bir kötülüktür. Bunlara kim engel olacak? Köşe başlarında on yaşındaki çocuğun eline uyuşturucu verip okulda sattıran insanların kötülüğüne kim engel olacak?” ifadelerini kullandı.

Başkan Erbaş, her açıdan Peygamber Efendimizi örnek almak gerektiğini belirterek, “Peygamber Efendimizin, ‘Güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.’ anlayışından hareketle insanlarımızı, gençlerimizi, çocuklarımızı Peygamberi bir ahlaka davet etmemiz gerekiyor. İlim, irfan, bilgi, hikmet, davet, tebliğ, muallimlik, din hizmeti, din eğitimi yolundan ayrılmayalım. Çünkü insanlığın bize ihtiyacı var.” diye konuştu.

Dış İlişkiler Genel Müdürü Erdal Atalay’ın da hazır bulunduğu programın sonunda Başkan Erbaş, öğrencilerle hatıra fotoğrafı çektirdi.

Diyanet Haber

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.