Meshin Yapılışı ile İlgili Hadisler

Meshin yapılışı nasıldır? Abdest alırken meshin yapılışı ile ilgili hadisler…

Muğire bin Şu’be radıyallahu anh’dan rivâyet olunmuştur:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem mestleri üzerine mesh ederdi. (Bu hadisin senedinde geçen) Muhammed bin Sabbah’tan başka râviler “mestlerin üst kısmına diye” rivâyet ettiler. (Ebû Dâvûd, Taharet, 63/161; Tirmizî, Kitâb’ut-Tahâret, b. 73, n. 98, s. 65, c. 1)

*

Ali bin Ebî Talib radıyallahu anh’da rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

Eğer din reyle olsaydı mestlerin altına mesh etmek, üstüne mesh etmekten daha iyi olurdu. Ama ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i mestleri üzerine mesh ederken gördüm. (Ebû Dâvûd, Taharet, 63/162)

Hadisin Açıklaması

Mestlerin üst kısmına meshedilir. Ökçesine ve altına meshedilmez.

Sadece ökçelere veya sadece mestlerin altına meshetse meshetmiş sayılmaz. Subûtu katı olan nakil varken aklın hükmüne uyulmayacağına bu hadis delildir.

Eğer şeriat akılla olsa Hz. Ali’nin buyurduğu gibi mestlerin altı daha çabuk kirleneceğinden mesh etmeye daha uygun olurdu.

*

A’meş bir evvelki hadisteki aynı İsnâdla Hz. Ali’nin dediğini rivâyet etmiştir:

Ben Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i mestlerinin üst kısmına meshettiğini görene kadar, ayakların altlarının yıkanılmasını daha uygun görüyordum.

Veki’, A’meş’ten aynı isnatla şöyle rivâyet etti. Ali radıyallahu anh dedi ki: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in mestlerinin üzerine mesh ettiğini görene kadar ben mestlerin altına mesh etmeyi üstüne mesh etmekten daha uygun görüyordum.

Veki’ dedi ki; Hz. Ali üstlerine sözü ile mestleri kast ediyor.

İsa bin Yunus A’meş’ten Veki’in rivâyet ettiği gibi rivâyet etti.

Bu hadis-i şerifi Ebû’s Sevda Abdi Hayr’ın oğlundan, o da babası

Abd-i Hayr’dan rivâyet etti. Abd-i Hayr dedi ki:

Ali radıyallahu anh’ı abdest alırken gördüm. Ayaklarının üstünü yıkadı ve şöyle dedi.

Eğer Rasûlullah’ın böyle yaptığını görmemiş olsa idim deyip hadisi sevk etti. (Ebû Dâvûd, Taharet, 63/163)

*

Geçen İsnâdla A’meş’ten radıyallahu anh rivâyet olunğuna göre Ali radıyallahu anh dedi ki:

Eğer Din rey ile olsa, ayakların altına meshetmek üstüne meshetmekten daha uygun olurdu. Halbuki Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem mestlerinin üstüne meshetti. (Ebû Dâvûd, Taharet, 63/164)

Hadisin Açıklaması

Hz. Ali radıyallahu anh ayakların altını mesh etmeyi üstünü mesh etmekten akla daha uygun düştüğünü, fakat şeriat sadece akıl ile değil, nakille olduğundan Rasûlullah’tan gördüğünü yapmak mecburiyetinde olduğunu ifade etmiştir.

*

Muğire bin Şu’be radıyallahu anh’dan, demiştir ki:

Tebük Gazvesinde Hz. Peygamber abdest alırken mestlerinin üstüne de, altına da meshetti.

Ebû Dâvud dedi ki: Bana ulaştığına göre Sevr bin Yezid şu hadis-i Reca’den işitmemşitir. (Ebû Dâvûd, Taharet, 63/165; Tirmizî, Kitâb’ut-Tahâret, b. 72, n. 97, s. 162, c. 1)

Hadisin Açıklaması

Mestlerde mesh yeri, ayağın üstüdür. İmâm-ı Azam ve Ahmed bin Hanbel hazretlerinin görüşleri böyledir.

İmâm-ı Şâfiî ve Mâliki hazretlerinin bu hadise dayanarak mestlerin altına da üstüne de mesh yapılabilir, dedikleri ancak mestin üstü ile beraber olursa altına da mesh edilebileceğini şart koştukları rivâyeti var.

Mestlerde farz olan miktar ayağın ön kısmından üç parmak kadar olmasıdır, her iki mestin önüne üç parmak kadar mesh edilmezse mesh sahih olmaz. (Avn-ül-mabud c. 1, s. 64)

Mesh edilirken el parmakları, ayak parmaklarının üstüne gelecek şekilde konur. Mestin boğazına doğru çekilir. Sünnet olan budur.

Mestlere mesh edilebilmesi için şu şartların bulunması şarttır.

  1. Mestler abdestli iken giyilmiş olmalı,
  2. Mestler topukları örtmeli,
  3. Mestler üç mil (6 kilometre) yürümek mümkün olacak şekilde sağlam olmalı,
  4. Mestlerin her birinde üç parmak kadar delik bulunmamalı,
  5. Mestler bağcıksız ayakta durabilecek kadar dar ve kalın olmalı,
  6. Mestler dışına dokunan suyu hemen içeri almamalı,
  7. Mestlerde her ayağın ön kısmından üç parmak kadarı mevcut olmalı,

Mukim olanlar ilk abdestleri bozulduğu andan itibaren olmak üzere 24 saat,

Seferde bulunanlar ise 72 saat mesh edebilirler.

İmâm-ı Şâfiî ve Ahmed bin Hanbel’e göre mukimler 24 saat Meşru sefere çıkanlar 72 saat mest ederler.

İmâm-ı Mâlik için meshin belli bir müddeti yoktur. Cünüp olmadıkça istediği müddet mestlerine mesh edebilir.

Topuğu örten ve mestlerdeki şartlara sahip bulunan çizme, potin ve çoraplara da mesh yapılabilir.

Kaynak: İbrahim Koçaşlı, Sünen-i Ebî Davud ve Tercemesi, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

MESTLER ÜZERİNE MESH ETMEK İLE İLGİLİ HADİSLER

Mestler Üzerine Mesh Etmek ile İlgili Hadisler

MESH SÜRESİ İLE İLGİLİ HADİSLER

Mesh Süresi ile İlgili Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.