Mevkuf Akid Ne Demektir?

Mevkuf akid ne demektir? Kısaca anlamı nedir?

Mevkuf sözlükte "vakfedilen, işinden alınan, hapsolunan, durdurulan" gibi anlamlara gelmektedir. Bir fıkıh terimi olan mevkuf akid ise, akit için gerekli olan rükünler ile sıhhat şartları bulunduğu halde, nefâz (yürürlük) şartlarını taşımayan akitlere denir. Mevkuf akitler kurulmuş olmakla birlikte, hüküm ve sonuçlarını başlangıçta meydana getirmez. Ancak başlangıçta eksik olan bu şartların tamamlanmasıyla akit, hukuki sonuçlarını tam olarak meydana getirir.

Hükümleri bakımından mevkuf akitler iki gurupta incelenebilir;

  • 1) Ehliyet eksikliğinden dolayı mevkuf akitler,
  • 2) Akdin konusu üzerinde başkalarının da hakkı bulunduğu için mevkuf olan akitler.

Temyiz çağındaki çocuklar ile böyle sayılan mahcurların yapmış olduğu satım ve kira akdi gibi hem fayda, hem de zarar getirmesi muhtemel olan tasarruflar böyledir. Bu tasarruflar mevkuf olarak meydana gelirler; velî veya vasînin izni üzerine, akit hükümleri işlerlik kazanır. İzin vermemeleri halinde, akit batıl olur ve hukuki sonuç doğurmaz. Veli veya vasî hiçbir açıklama yapmazsa, zaman sınırı olmaksızın akit mevkuf olmaya devam eder. Bu arada sebebin ortadan kalkması ile hacir kaldırılırsa, veli veya vasînin iznine gerek olmaksızın bizzat kendisi akdi geçerli kılar.

Temsil yetkisi ve bir zaruret bulunmadığı halde, başkası namına tasarrufta bulunan fuzulinin tasarrufu, rehin olarak verilen mal üzerinde, rehin alan kişinin izni olmaksızın sahibinin yapmış olduğu tasarruf, ölüm hastalığında bulunan bir şahsın, varislerinin zararına veya bir kısım varislerinin lehine yapacağı tasarruflar da bu şekilde mevkufturlar. Hak sahibi kişilerin izniyle yürürlük kazanırlar.

Kaynak: Diyanet

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.