Meyve ve Sebzeleri Sıkarak İçmek Yararlı mı?

Bir bardak taze sıkılmış meyve suyu günlük vitamin ihtiyacımızı karşılamak için iyi bir yöntem mi? Kan şekeri ve insülin seviyesi bundan nasıl etkilenir?

İş yoğunluğu fazla olan ve sağlıklı beslenmeye çalışanlar açısından taze sıkılmış meyve suyu hem zamandan kazanmanın hem de günlük vitamin ihtiyacını karşılamak için iyi bir yöntem olarak görülür. Meyve suyu ayrıca kilo vermek ve vücudu temizlemekle de ilişkilendirilir.

Tüm bu iddialar meyve suyu sektörünü kârlı bir iş haline getirdi. 2016'da dünya çapında bu sektörün değeri 154 milyar dolara ulaşmıştı.

Peki sıkma meyve suyu düşündüğümüz kadar sağlıklı mı gerçekten?

Tüm meyveler "meyve şekeri" olarak da bilinen fruktoz içerir. Günlük kalori ihtiyacının ötesine geçmediği sürece fruktozun zararı görülmez. Çünkü parçalanmamış meyveler liflidir ve içerdiği şeker de meyve hücrelerinin içindedir. Sindirim sisteminin bu hücreleri parçalaması ve fruktozun kana karışması belli bir zaman alır. Ama meyve suyu için aynı şey geçerli değildir.

LİFLİ BESİNLERİN ÖNEMİ

Meyve suyunda lif yoktur. Tam meyveden farklı olarak buradaki fruktoz "serbest şeker" olarak adlandırılır. Bal ve gıdalara katılan şeker de bu kategoridedir.

Dünya Sağlık Örgütü, yetişkinlerin günde 30 gramdan fazla şeker katkısı almamalarını öneriyor. Bu 150 ml (bir çay bardağı) meyve suyuna eşdeğer.

Ancak sorun şu ki, liften arınmış olduğu için meyve suyundaki fruktoz vücutta çok daha hızlı emiliyor. Bu, kan şekerinde hızlı artışa neden oluyor ve pankreas bu seviyeyi normale indirmek için insülin salgılıyor. Zamanla bu mekanizma yıpranarak tip 2 diyabet riski ortaya çıkabiliyor.

2013'te araştırmacılar, 100 bin kişiyle ilgili 1986 ile 2009 yılları arasında toplanmış sağlık verilerini incelediğinde, meyve suyu tüketimi ile tip 2 diyabet riski arasında bağlantı olduğu görüldü.

Bunun nedeni, sıvıların katı besinlere kıyasla mideden ince bağırsağa daha hızlı geçmesine bağlandı. Yani tam meyve ile meyve suyunun besin içeriği aynı olsa da meyve suyu kandaki glikoz ve insülin seviyesinde daha hızlı değişikliğe yol açıyordu. Uzmanlar bunu, tam meyvedeki lif gibi bazı maddelerin meyve suyunda olmamasına bağlıyor.

Sebze de içeren içecekler meyve sularından daha fazla besin ve daha az şeker içeriyor, ancak bunlar da önemli liflerden yoksun. Lif bakımından zengin bir beslenme tarzının kalp ve damar hastalıkları, inme, yüksek tansiyon riskini azalttığı biliniyor. Yetişkinlerin günde 30 gram lif alması gerekiyor.

FAZLA KALORİ RİSKİ

Tip 2 diyabet riskine ek olarak meyve suları fazla kalori alımına da katkıda bulunuyorsa zararlı görülüyor.

Şekerli içeceklerle sağlık arasındaki bağlantıların (diyabet ve kalp ve damar hastalıkları riski de dahil) sağlıklı bir diyet için de geçerli olup olmadığı incelendiğinde, meyve suyu da dahil olmak üzere şeker içeriği fazla kalori tüketimine neden olan yiyecek ve içeceklerin kan şekeri ve insülin seviyesini olumsuz etkilediği görüldü.

Ancak kalori fazlasının söz konusu olmadığı durumlarda tam meyve (hatta meyve suyu) tüketiminin bazı avantajlar sağladığı görüldü. Bu nedenle günde 150 ml (bir çay bardağı) meyve suyunun mantıklı olduğu ifade ediliyor.

Uzmanlar tam meyvenin meyve suyundan daha yararlı olduğunu söylüyor. Ancak bunun meyve ve sebze tüketimini destekleme amaçlı olması gerekiyor. Meyve suyunu susuzluğu gidermek amacıyla ve fazla miktarda tüketmemek gerekiyor.

Fazla kalori içeren bir diyetin parçası olarak meyve suyunun diyabete yol açabileceğini biliyoruz ama fazla kilosu olmayanlar açısından meyve suyunun uzun vadeli etkisi pek net değil. Pankreasın insülin üreterek şekerle baş etmede ne kadar uzun başarılı olacağını genler de belirliyor.

Kadınlar için önerilen günlük kalori miktarı 2000, erkekler için 2500. Meyve suyu içtiğimiz günlerde daha az değil, aynı miktarda yemek tükettiğimiz için günlük önerilen kalori miktarını aşmış oluyoruz. Bu ise kilo almaya neden oluyor.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.