Mimar Sinan'ın 'çıraklık Eseri'
İstanbul - Fatih'te bulunan Şehzade Camii, Mimar Sinan'ın çıraklık eseri olarak tasvir edilir.
Husûsiyle fetihten sonra İstanbul’u İstanbul yapan faâliyetler, Sinan’ın eliyle gerçekleşti. Zira Bizans’tan ancak köhne birkaç yapının kaldığı İstanbul’un yeniden ve bir Osmanlı zevkiyle îmârı pek mühim bir meseleydi. Bu meseleye daha fethin ilk günlerinde dikkat çekilmişti. Fâtih Sultan Mehmed Han, gazâya katılanlara Ok Meydanı’nda bir ziyâfet vermiş ve Akşemseddîn Hazretleri de bir konuşma yaparak şöyle demişti:
“–Ey gâziler! İnşâallâh cümlemiz mağfûruz. Fakat gazâ malını isrâf etmeyip İstanbul içinde hayrât ve hasenâta sarf ediniz! Pâdişâhınıza da her dâim itaat ve muhabbet hâlinde olunuz!”
İşte böyle bir hamleyle başlayan İstanbul’un îmârı yolunda:
Hüner bir şehir bünyâd etmektir;
Reâyâ kalbin âbâd etmektir...
denildi ve sultanların gayretlerine ilâveten birçok vakıf teşekkül etti. Nihâyet Koca Sinan’la birlikte de, bu faâliyetler köklü bir şekilde maksadına ulaştı.
Gerçekten de Osmanlı ile başlayan ve şehir çehresini eşsiz zarâfetleriyle güzelleştiren âbideler, daha ziyâde Sinan’la belirginleşmeye başladı. Bunun için seçilen yol, yapıyı şehre hâkim bir yere veya bir tepeye yerleştirerek hemen göze çarpacak bir yükseklikte inşâ etmekti. Bu hususta son derece başarılı olan Koca Sinan, Osmanlı mîmârîsine İslâm-Türk rûhuna uygun yeni bir üslûp kazandırdı. Mâbedleri, gözalıcı bir ihtişamla rûhâniyeti mezc eden bir üslûb ile inşâ etti.
MİMAR SİNAN'IN ÇIRAKLIK ESERİ
Koca Sinan, eşsiz âbide eserler silsilesinden, ilk büyük mâbed olarak Şehzâde Câmii’ni inşâ etti. Kânûnî Sultan Süleyman’ın vefât eden oğlu Şehzâde Mehmed’in rûhunu ta‘zîz için yaptırdığı bu eser, Sinan tarafından bir “çıraklık eseri” olarak tavsîf edilir.
Âdeta bir çini müzesi görünümündeki meşhur Rüstem Paşa Câmii de, müstesnâ bir cevher hüviyetiyle onun ellerinde yükseldi.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş / Osmanlı, Erkam Yayınları
YORUMLAR