Mübah Nedir Kısaca?

Mübah nedir? Helal ve mübah arasındaki fark nedir? Bir şeyin mübah ve helâl olduğunu nasıl anlarız? Mübahın anlamı ve hükmü.

Allah Teâlâ’nın veya Resûlü’nün, yapıp yapmama konusunda Müslümanı serbest bıraktığı fiile “mübah” denir. “Helâl”, “caiz” ve “mutlak” sözcükleri mübahla eşanlamlı olarak kullanılır.

Eşyada asıl olan mübahlıktır. Hakkında bir hüküm gelmemiş olan şeyler helaldir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur: “O Allah ki, yerde olanların hepsini sizin için yarattı” [1] “Allah’ın göklerde ve yerde olanları sizin emrinize verdiğini ve size açık ve gizli nimetlerini bolca ihsan ettiğini görmez misiniz?” [2] Bu âyetlerden yerde ve gökte olanların, insanların yararlanması için yaratıldığı açıkça anlaşılmaktadır. Yenilmesi, içilmesi veya kullanılması âyet veya hadislerle yasaklanmamış olan şeyler helâl ve caizdir. Bunlar, insan için yararlı olan şeylerdir. Haramlar ise zararlı olanlardır.

HELAL VE MÜBAH ARASINDAKİ FARK

Bir şeyin mübah ve helâl oluşu şu yollardan birisiyle sabit olur:

1. Helâl olduğuna dair nass (âyet-hadis) bulunması. Temiz şeyleri yiyip içmek gibi. Âyette şöyle buyurulur: “Bugün, size temiz olan şeyler helâl kılındı. Kendilerine kitap verilenlerin yemeği size helâl, sizin yemeğiniz de onlara helâldir.” [3]

Bir şeyin mübah oluşu; vakit ve çeşidini tayinle ilgilidir. Meselâ, yemek zamanını ve çeşidini seçmek mübahtır. İnsan dilediği zaman, kendisine helâl olan bir kadınla evlenebilir. Kişi nezih bir şekilde eğlenebilir. Ancak bütün vaktini eğlence ile geçirmesi caiz olmaz.

2. Günah olmadığının bildirilmesi. Nasslarda günah, sıkıntı veya sakıncanın bulunmadığının bildirilmesi, o fiilin helâl olduğunu gösterir. Âyet-i kerîmelerde şöyle buyurulur: “Allah, size ancak leş, kan, domuz eti ve Allah’tan başkası adına kesileni haram kıldı, fakat kim darda kalırsa, başkasının hakkına saldırmadan ve zarûret sınırını aşmadan bunlardan yemesinde günah yoktur.” [4] “Böyle (iddet beklemekte olan) kadınlara evlenme isteğinizi üstü kapalı biçimde bildirmenizde veya bu isteği içinizde gizli tutmanızda size günah yoktur.”[5] “Köre vebal yok, topala vebal yok, hastaya vebal yok (bunlar yapamadıklarından dolayı günahkâr olmazlar), size de kendi evlerinizden... yemenizde güçlük (sakınca) yoktur.” [6]

3. Emir sîgasının vücub değil, mübahlık bildirmesi. Şu âyet buna örnek verilebilir: “Allah’ın (verdiği) rızıktan yiyin, için.” [7]

4. Bir fiille ilgili hiçbir hükmün bulunmaması. İstishâb deliline göre, “eşyada kural mübahlıktır.”

MÜBAHIN HÜKMÜ

Yapılmasında da yapılmamasında da sevap veya günah bulunmaz. Müslüman mübahı işleyip işlememe konusunda serbest bırakılmıştır.[8]

Dipnotlar:

[1] Bakara, 2/29.

[2] Lukmân, 31/20.

[3] Mâide, 5/5.

[4] Bakara, 2/173.

[5] Bakara, 2/235.

[6] Nur, 24/62.

[7] Bakara, 2/60.

[8]. Geniş bilgi için bk. Şâtibî, Muvâfakât, Ticâriyye ve Munîr, Dımaşk tab’ı, I, 141, 142; Şevkânî, İrşâdü’l-Fuhûl, Kâhire 1347, s. 6; Ebû Zehra, age, s. 57 vd., Zekiyyüddin Şa’ban, age, s. 220, 221; Zühaylî, el-Fıkhu’l-İslâmî ve Edilletüh, I, 53.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları

 

İslam ve İhsan

MÜKELLEFİN FİİLLERİ NELERDİR?

Mükellefin Fiilleri Nelerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.