Mücahid Ne Demek?
Mücâhid: Cihad eden, İslâm uğruna savaşan, Allah yolunda harb eden, gayret eden, çok çalışan anlamlarına gelmektedir.
MÜCAHİD KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER
Bedir Harbi’nde çarpışma başlamadan evvel Rasûlullah elindeki ok ile mücâhidleri; “Beri gel, geri git!” gibi tâlimatlarla hizâya getirdi ve saydırdı.
*****
Tâbiîn âlimlerinden Mücâhid bin Cebr şöyle der:
“İbn-i Ömer’in yanında bulundum, kendisine hizmet etmek isterdim, ancak o bana hizmet ederdi.” (Ebû Nuaym, Hilye, III, 285-286)
*****
Mücâhidler, hiçbir çarpışma yapmadan, Medîne’ye döndüler.
*****
Çarpışmayı Allâh Rasûlü (s.a.v) emretmemiş, hâdiseyi sonradan duyduğunda Abdullâh’a:
“–Ben size haram olan ayda çarpışmayı emretmedim!” buyurmuşlar ve ganîmetten bir şey almaktan çekinmişlerdi. Bunun üzerine de mücâhidler çok üzülmüş, helâk olacaklarını zannetmişlerdi.
*****
Sürekli namaz kılanlar namaz kapısından, mücâhidler cihâd kapısından, oruçlular Reyyân kapısından, sadaka vermeyi sevenler de sadaka kapısından (cennete girmeye) dâvet edilirler.
*****
Hazret-i Peygamber (s.a.v) ganîmetleri Medîne’ye yakın bir yerde savaşa katılan mücâhidlere eşit olarak ve yerli yerince taksîm etti.
*****
Peygamber Efendimiz mücâhidlere:
“–Eğer ona malını geri vermeyi uygun görürseniz, veriniz! Vermek istemezseniz, zâten onlar sizin hakkınızdır!” buyurdu.
Mücâhidler:
“–Hayır yâ Rasûlallâh! Biz malları ona iâde edeceğiz!” dediler.
*****
Düşmanı tâkip için çıkılan bu sefere katılanların hemen hepsi yaralı idiler. Bu yaralı mücâhidler, hazırlıklarını yaparak Ebû İnebe kuyusunun yanında Rasûlullâh (s.a.v)’in saflarına katıldılar.