Müellif Ne Demek?

Mü­el­lif: Te­lif eden, ki­tap ya­zan, ya­zar, mu­har­rir anlamlarına gelmektedir.

MÜELLİF KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Birçok İslâm müellifi, hilye-i şerîfenin sayısız fazîletleri hakkında düşüncelerini ortaya koymuşlardır.

*****

Târih boyunca Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in üsve-i hasenesinden nasîb alan mübârek mü’minler, îmâna âit tekâmül çıkışlarını zirveleştirmişler, fıtrattaki kudsî neş’eleri olgunlaştırarak insanlığa ulvî meş’aleler olmuşlardır.

İşte âciz bir müellifin hakîkat-i Muhammediyye husûsunda idrâkine ve onun kullanabildiği kelimelerin mahdûd çerçevesi içine sığabilenler!..

*****

Taassup bilmeyen insaniyetperver atalarımızın ırk ve mezhep farklarına bakmayarak bütün insanlar için tesis ettikleri hayır ve hasenât müesseseleri, Hristiyan- Garb’ın yalnız tarafsız müelliflerini değil, muhtelif sebeplerle Türkler’e menfî bir şartlanma ile bakan seyyahlarını ve araştırmacılarını bile asırlar boyunca hayretler içinde bırakmıştır.

*****

Garib-nâme adlı tasavvufî eserin müellifi olan Âşık Paşa, insanoğlunun neslinin dört şekilde devâm ettiğini ifâde eder:

  1. Sulbî nesil: Kişinin sulbünden gelen evlâdıdır ki, bunların devamlılığı kadere bağlıdır. Gün gelir, kesilebilir. Hayırlı olup olmayacakları da meçhuldür.
  2. 2. Mâlî nesil: Kişinin mal ve mülkü ile yapmış olduğu hayır hizmetleridir. O hizmet ve hayır eserleri devâm ettiği müddetçe sâhibine sadaka sevâbı yazılır.
  3. 3. İrşâdî nesil: Kişinin yetiştirdiği ve arkasında bıraktığı hayırlı evlât ve talebelerdir. Bunlar da arkalarından insan yetiştirdikleri ölçüde devâm edip gider.
  4. 4. İlmî ve irfânî nesil: Kişinin Hak yolunda kulların dimağ ve gönüllerini besleyici mâhiyette yazdığı hayırlı eserlerdir. En kesintisiz ve en verimli nesil budur. Telif edilen bir eser, kıyâmete kadar gelecek olan meçhul muhâtaplara gönderilen hidâyet mektubu mâhiyetindedir.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.