Müezzini Duyan Kişinin Söyleyecekleri ile İlgili Hadisler

Müezzini duyan kişi ne söylemelidir? Müezzini duyan kişinin söyleyecekleri ile ilgili hadisler...

Ebû Said-i el-Hudrî radıyallahu anhdan: Rasûlullah sallalhu aleyhi ve sellem “Ezânı işittiğiniz zaman müezzinin söylediğinin mislini siz de söyleyin,” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Salât, 36/522; Buhârî, Ezân 7)

*

Abdullah bin Âmr bin As radıyallahu anhdan: O, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi şöyle buyururken işitti:

Müezzini (Ezân okurken) işittiğiniz zaman siz de onun söylediği gibi söyleyin, sonra benim üzerime salavat-i şerife getirin. Çünkü; kim benim üzerime bir kere salât okursa Allah da o salat sebebi ile o kimse üzerine on defa rahmet eder.

Sonra benim için Aziz ve Celil olan Allah’tan vesileyi isteyin. Vesile Cennette bir makamdır ki, ona Allah’ın kullarından yalnız bir kul kavuşabilecek. O kimsenin de ben olacağımı ümit ediyorum. Kim benim için Allah’tan vesileyi isterse, şefaatim (şefaatime hak kazanır.) buyurdu. (Ebû Dâvûd, Salât, 36/523; Buharî, Kitâbu’l-Ezân, b. 7, s. 152, c. 1; Müslim, Kitâb’us-Salât, b. 7, n. 383/10, s. 288, c. 1; Tirmizî, Ebvâb’us-Salât, b. 245, n. 330, s. 150, c. 2; Nesêi, Kitâbu’l-Ezân, n. 674, c. 2; İbn-i Mâce, Kitâbu’l-Ezân, b. 4, n. 720, s. 238, c. 1)

Hadisin Açıklaması

Bu hadis-i şerif ezandan sonra vesile duasını okumanın müstehap olduğuna delalet eder.

*

Abdullah bin Âmr radıyallahu anhdan rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

Bir şahıs Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme:

Ey Allah’ın Rasûlü, Müezzinler ezan sebebi ile bizden faziletli oluyorlar, dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem “Onların söyledikleri gibi sen de söyle,” ezan bitince “Allah’tan dilediğini iste, verilsin,” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Salât, 36/524)

*

Said bin Ebi Vakkas radıyallahu anhdan: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, “Kim ezanı işitince ben de Allah’tan başka Allah olmadığına, onun eşi ve dengi bulunmadığına ve Muhammed’in de Allah’ın kulu ve Peygamberi olduğuna şahidlik ederim. Allah rabbım, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem Peygamberim, dinimi İslâm olmasına razı oldum derse, hataları mağfiret olunur,” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Salât, 36/525; Müslim, Kitâb’us-Salât, b. 7. n. 384/11,s. 288, c. 1; Nesêi, Kitâbu’l-Ezân, b. Essalat Ale’n-nebiy, n. 679, s. 25, c. 1; Tirmizî, Kitâb’uz-Zekât, b. 2, n. 619, s. 14 c. 1)

*

Aişe radıyallahu anhdan: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, “Müezzinin (ezanını) işitince şahadetleri okur ben de (şahitlik ederim) ben de (şahitlik ederim),” derdi. (Ebû Dâvûd, Salât, 36/526)

Hadisin Açıklaması

Müezzin ezan okurken şehadetlere geldiğinde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem “ve ene eşhedü enlâ ilahe illallah (Allah’tan başka ilâh olmadığına ben de şahidlik ederim) ve ene eşhedü enne Muhammeden abduhû ve rasulühû (Hazreti Muhammed’in Allah’ın kulu ve Rasûl-i olduğuna ben de şahidlik ederim)” derdi.

*

Ömer bin Hattab radıyallahu anhdan, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Müezzin Allah büyüktür, Allah büyüktür, dediği vakit sizden biriniz de Allah büyüktür, Allah büyüktür der, müezzin

Allah’tan başka ilâh olmadığına şahidlik ederim

Allah’tan başka ilah olmadığına şahidlik ederim dedikçe o da Allah’tan başka ilah olmadığına şahidlik ederim der. Müezzin gerçekten Muhammed’in Allah’ın Peygamberi olduğuna şahidlik ederim, Muhammed’in Allah’ın Peygamberi olduğuna şahidlik ederim dedikçe o da; Muhammed’in Allah’ın Peygamberi olduğuna şahidlik ederim der.

Haydin namaza dedikçe o da

Günahtan kaçmaya iyiliği işlemeye bende takat kuvvet yok ancak Allah’ın onları bende yaratması ile olur, der. Müezzin Haydin kurtuluşa dedikçe yine günahtan kaçmaya iyiliği işlemeye bende takat ve kuvvet yok, ancak onlar Allah’ın bende yaratması ile var der.

Müezzin Allah büyüktür, Allah büyüktür deyince o da, Allah büyüktür der. Müezzin Allah’tan başka ilâh yoktur deyince O da, Allah’tan başka ilâh yoktur derse, cennete girer,” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Salât, 36/527; Müslim, Kitâb’us-Salât, b. 7, N 385/12, s. 289, c. 1; Nesêi, Kitâbu’l-Ezân)

Kaynak: İbrahim Koçaşlı, Sünen-i Ebî Davud ve Tercemesi, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

EZAN DUASI

Ezan Duası

EZANDAN SONRA OKUNACAK DUA

Ezandan Sonra Okunacak Dua

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.