Muhabbet İmtihanı
Seven, sevdiği uğruna her şeyini fedâ eder.
Molla Câmî -kuddise sirruh-’un anlattığı şu hâdise bu kabîldendir:
Pîrimiz Mevlânâ Sâdeddîn Kaşgarî’nin sohbet halkasında bir genç vardı. Bu genç, riyâzat, halvet ve aşkta en ileri derecede idi. O da benim gibi, bir fânî güzele tutulmuştu. Böylece gönlünde biriktirdiği kıymeti bir lahzada o tarafa devretmişti.
Altından ve pırlantadan çok kıymetli bir hediye alıp, o güzelin geçeceği yola bırakmış ve oradan geçenlerden birinin onu almaması için de bir kenara gizlenmişti. Fikrince sevgilisi oradan geçecek ve hediyeyi görüp alacaktı. Fakat kimden ve nasıl geldiğini bilmeyecekti. Ben vaziyeti öğrenince ona dedim ki:
“–Ne garip bir iş işlemektesin! Türlü zahmetlerle elde ettiğin şeyi onun yolu üzerine bırakıyorsun! Bulsa, görse, alsa bile, kimden ve niçin olduğunu bilmeyecek. Bâri bir şey yap ki, senden geldiğini bilsin!”
Genç, gözyaşları ile sarsılarak cevap verdi:
“–Sen ne diyorsun? Yaptığım işin tuhaflığını ben bilmiyor muyum sanıyorsun! Bu işi yaparken hiçbir karşılık beklemiyorum ki. Zîrâ hediyelerimden dolayı onun bana karşı bir minnet altına girmesini istemiyorum!”
Bu cevaptan titredim. Bir fânîye olan mecâzî muhabbet, böylesine bir derinlik, incelik, zarâfet ve gönül güzelliği sergiler ise, kim bilir “zâtî muhabbet”e nâil olanlar ne ulvî tecellîlere mâkes olurlar.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları
YORUMLAR