Muhammed Ali'nin En Çok Korktuğu Şey!

Muhammed Ali'nin yakın arkadaşı Mücahit, "Kendisine en çok neden korktuğunu sordum. Önce şakayla eşini işaret etti. Sonra 'Allah'ın beni cennetine koymamasından korkuyorum' cevabını verdi" dedi.

Solunum yollarındaki rahatsızlık nedeniyle 74 yaşında hayatını kaybeden ABD'li boksör Muhammed Ali'nin yakın arkadaşı yazar ve radyo yapımcısı Abdülmalik Mücahit, efsane boksörün bir dava adamı olduğunu belirterek, "Kendisine, en çok neden korktuğunu sordum. Önce şakayla karşısında oturan eşini işaret ederek 'eşim' dedi. Sonra da 'En çok Allah'ın beni cennetine koymamasından korkuyorum' cevabını verdi." sözleriyle anlattı.

2011-2015 arasında 5 kez "En etkin 500 Müslüman" listesine seçilen Mücahit, Muhammed Ali ile yaşadığı anıları ve düzenlenecek cenaze namazına ilişkin bilgileri paylaştı.

Muhammed Ali ile sağlık sorunlarının ciddi boyutlara ulaşmadığı 20 yıl öncesinde Filistin meselesi, Bosna Hersek soykırımı ve Chicago'daki fakir insanlara yönelik çalışmalar olmak üzere birçok faaliyette bir araya geldiklerini anlatan Mücahit, Ali'nin çok güçlü bir kişiliğinin olduğunu ve insanlara sürekli İslamı anlattığını söyledi. Mücahit, "Muhammed Ali sürekli yanında İslam dinini tanıtan kitapçık taşırdı ve insanlara bu kitapçıktan dağıtırdı. Hazreti İsa'nın neden 'Tanrının oğlu' olmadığını anlatırdı." dedi.

Yaklaşık 400 bin Müslüman üyesi bulunan Büyük Chicago İslam Konseyinin 2005-2008 yılları arasında da başkanlığını yapan Mücahit, ünlü boksörün sağlık sorunları ciddi boyutlara ulaşmadan önce Muhammed Ali'nin Chicago'da düzenledikleri tüm İslami etkinliklere katıldığına işaret ederek "Chicago'da Filistin'e destek için yapılan o zamana kadar en büyük katılımlı bir yürüyüş vardı. Kendisini aradım ve yürüyüşe katılmasını rica ettim. Yürüyüşe katıldı ve birlikte yürüdük. CBC muhabiri organizasyonun lideri ben olduğum için bana 'Muhammed Ali neden burada?' diye sordu. Ben de kendisine Muhammed Ali Müslümandır ve Filistinlilerin mücadelesini destekliyor' dedim. Ayrıca, Bosna Hersek'te savaş devam ederken düzenlediğimiz etkinliklere de katıldı. ABD hükümeti üzerinde büyük baskı kurdu ve en sonunda Sırplara müdahale edildi. Muhammed Ali dünyadaki bütün Müslümanların kardeşiydi, yanlarındaydı." şeklinde konuştu.

FOTOĞRAFÇIYA O ANI ÇEKMESİNİ SÖYLEDİ

ABD'de "İslamofobi ve köktencilik" ile mücadele için stratejik iletişim merkezi kurarak Müslümanları organize etmek için faaliyetlerde bulunan Mücahit, Muhammed Ali'nin de bir dava adamı olduğunun altını çizdi. Muhammed Ali ile son yaptığı görüşmedeki anılarını da paylaşan Mücahit, Ali'yi "son derece alçak gönüllü ve eğlendirici" bir kişi olarak niteledi. Mücahit, şunları kaydetti:

"Buluşmamızda espri yaparak, burnuna yumruk atmamı, fotoğrafçıya da o anı çekmesini istedi. Tabii ben de göstermelik olarak yumruğumu burnuna uzattım. Ama, o bana bir yumruk atsa kim bilir ne olurdum. Sonra kendisine en çok neden korktuğunu sordum. Önce şakayla karşısında oturan eşini işaret ederek 'eşim' dedi. Sonra da 'En çok Allah'ın beni cennetine koymamasından korkuyorum' cevabını verdi. Bu sözlerin üzerine başta eşi olmak üzere ben dahil odadakiler ağlamaya başladık. Arkasından, Muhammed Ali'nin elini tuttum ve şöyle dedim; 'Kardeşim Muhammed Ali, sen bütün insanlar için çalıştın. İnşallah, Allah seni cennetine koyacak.' Sonra bana doğru baktı ve düşünceye daldı. Bütün bu anlar fotoğraflandı ve ölümsüzleşti."

EN BÜYÜK ALLAH'TIR

Muhammed Ali ile her buluşmasının zevkli ve eğlenceli geçtiğini ve boksörün yüzünden gülümsemenin hiç eksik olmadığını aktaran Mücahit, "Kendisine yine bir gün 'Sana, en büyük diyorlar, buna ne diyorsun, diye sordum. Bana döndü ve 'Hayır, en büyük Allah'tır. Ben en büyük boksörüm' dedi." ifadelerini kullandı.

Muhammed Ali'nin vefatının ABD'de sadece İslam toplumunda değil, bütün kesimlerde büyük bir üzüntüye yol açtığını kaydeden Mücahit, Ali'nin sadece bir boksör olmadığını aynı zamanda bütün dünyaya mal olmuş bir insan hakları savunucusu olduğunu vurguladı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.