Muhammed Bâkī Billâh Hazretlerinin Hikmetli Sözleri
Muhammed Bâki Billâh Hazretleri'nin hikmetli sözlerinden bazılarını derledik.
“Bir insan, âlim veya cesur bir insanı, bu vasıflarından dolayı severse, bu sevgi, ilim ve cesaret sıfatlarına bağlı olduğundan, bu vasıflar ortadan kalkınca o şahsa olan muhabbet de sona ermiş olur. Ama zâtî muhabbet böyle değildir. O, hiçbir sebebe bağlı olmadan sevmektir. Bu muhabbet, sıfatların artmasıyla çoğalmadığı gibi onların eksilmesiyle de azalmaz.”[1]
“Kalbinde mârifet-i ilâhiyye isteği olmayanlarla sohbet etme, arkadaşlık yapma! İlmini; makam, mevki ve övünmek için vesîle edinen âlimlerden, aslandan kaçar gibi kaç!”[2]
“Mârifetin kısım ve mertebeleri çoktur. İşin aslı, dînimizin bildirdiği istikâmet üzere olmaktır.”[3]
“Oruç tutmak, Allah Teâlâ’nın sıfatıyla sıfatlanmaktır. Zira Allah Teâlâ, yemekten ve içmekten münezzehtir.”[4]
“Bu yolun büyükleri, son derece gayretli ve nâziktirler. Onların yolu, hiç eksiksiz Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in yoludur.”[5]
“Rızâ sahipleri için iptilâlar musîbet değildir. Onlar, belâlar karşısında isyan etmezler. Zira bu imtihanları gönderen, Allah Teâlâ’dır.”[6]
“Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e tâbî olmak, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat îtikādında bulunmak ve Hâcegân büyüklerinin nisbetini (onlara bağlılık ve muhabbeti) kalbinde taşımak, dünyanın bütün nîmetlerinden daha hayırlıdır.”[7]
“Sözün özü şudur: Gönül, Dost’ta; beden, işte olmalıdır.”[8]
“Sakın, haram-helâl demeden her bulduğunu gafletle yiyenlerden olma!”[9]
“Ümit ipinin ucunu hiçbir zaman elden bırakma!”[10]
“Özünü Kur’ân-ı Kerîm’in emirleri ve Sünnet-i Seniyye’nin düsturları oluşturmayan bir tasavvufî hayat, kişiyi vuslata erdirmez.”
“Kur’ân-ı Kerîm’i okumak ve onu Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in anladığı gibi anlamaya gayret etmek lâzımdır.”
“Kalp, dünya sevgisi veya dünyevî zevklerle dolunca Cenâb-ı Hak ile bağı zayıflar. Bu sebeple onu, dünyevî alâkalardan kurtarıp Allah Teâlâ’ya istikâmetlendirmek îcâb eder.”
“Dâimâ abdestli olup helâl yemek çok mühimdir. Gıybet, söz taşımak, mü’mini hor görmek, müslümana düşman olmak, kin tutmak, eli altında olanlara kızmak ve sert davranmak gibi bütün günahlardan sakınmak lâzımdır. Bizim yolumuzun esâsı budur. Bunlar olmadan yapılan iş, rızâ-yı ilâhîye uygun olmaz. Bu sayılanlarda bir kusur ve ihmâl olursa, hemen tevbe ve istiğfâra sarılarak büyüklerin verdiği vazifelere daha sıkı yapışmalıdır ki; «...Muhakkak ki iyilikler kötülükleri giderir...» (Hûd, 114) âyet-i kerîmesinin sırrı ortaya çıksın…”[11]
DİPNOTLAR
[1] Dehlevî, a.g.e, s. 168, 169.
[2] Evliyâlar Ansiklopedisi, VIII, 359.
[3] Evliyâlar Ansiklopedisi, VIII, 360.
[4] Evliyâlar Ansiklopedisi, VIII, 360.
[5] Evliyâlar Ansiklopedisi, VIII, 360.
[6] Evliyâlar Ansiklopedisi, VIII, 360.
[7] Evliyâlar Ansiklopedisi, VIII, 360.
[8] Evliyâlar Ansiklopedisi, VIII, 360.
[9] Evliyâlar Ansiklopedisi, VIII, 360.
[10] Evliyâlar Ansiklopedisi, VIII, 361.
[11] Evliyâlar Ansiklopedisi, VIII, 359.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altın Silsile, Erkam Yayınları