Muhammed Suresi 29. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Muhammed Suresi 29. ayeti ne anlatıyor? Muhammed Suresi 29. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Muhammed Suresi 29. Ayetinin Arapçası:
اَمْ حَسِبَ الَّذ۪ينَ ف۪ي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ اَنْ لَنْ يُخْرِجَ اللّٰهُ اَضْغَانَهُمْ
Muhammed Suresi 29. Ayetinin Meali (Anlamı):
Yoksa kalplerinde hastalık bulunan o münafıklar, içlerinde mü’minlere karşı duydukları kinlerini Allah’ın ortaya çıkarmayacağını mı sanıyorlar?
Muhammed Suresi 29. Ayetinin Tefsiri:
Münafıklar, içlerinde müslümanlara karşı büyük bir kin, haset ve nefret besliyorlardı. Fakat bunlar, içlerinde sakladıkları bu kinin hiç fark edilmeyeceğini sandılar ve kendilerini aldattılar. Çünkü Allah vahiy yoluyla onların gönüllerinde taşıdıkları düşüncelerini, gizli gizli çevirdikleri entrikaları Peygamberi’ne haber verdi. Cenâb-ı Hak isteseydi, Peygamberi’ne onları teker teker gösterir, Peygamber de onları simalarından tanırdı. Fakat çeşitli hikmetlerle böyle yapmayı murat etmedi. (bk. Tevbe 9/101) Ancak onları tanıyacak bazı yolları gösterdi. Bunların biri de onların konuşma tarzlarıdır. Efendimiz (s.a.s.) onları konuşma şekillerinden, edalarından, konuşurken takındıkları tavırlardan tanımaktaydı. Mesela zafer elde edildiği zaman “Doğrusu biz de sizinle beraberdik” (Ankebut 29/10) demeleri, biraz sıkışınca “Evlerimiz sahipsiz, korumasız!” (Ahzab 33/13) demeleri, yahut bu sûrenin başında geçtiği üzere “Demin o ne söylemişti bakalım?” (Muhammed 47/16) demeleri onların sözlerinden birer örnektir. Halbuki hep kendi menfaatini kollayıp, işin siyasetine uygun tarzda yerine göre söz söylemek bir mârifet değildir. Cenâb-ı Hak bu sözlere hiçbir değer vermemektedir. Çünkü O, sözden ziyade kulun ameline bakar. Dilin kemiği yoktur, onunla kişinin her istediğini konuşması mümkündür. Fakat Allah’ın emirlerini yerine getirebilmek, konuşmak kadar kolay değildir. Bu sebepledir ki Allah Teâlâ, kendi yolunda cihad edenlerle sabredenleri ortaya çıkarıncaya kadar kullarını imtihan edecektir. En mühim imtihan vasıtası da cihaddır, savaştır. Çünkü bu gibi zor durumlarda kişinin gerçek imanı ve sabrı ortaya çıkar. İmanı kalbe iyice kökleşmiş olanlar Allah yolunda mallarını ve canlarını seve seve verirken ve bir şeb-i arus heyecanıyla şehâdet şerbetini içerken; yürekten inanmamış zayıf kimseler zorluklar karşısında yılgınlık ve bıkkınlık gösterirler. Hatta kendileri savaşmadıkları gibi, başkalarını da savaştan alıkoyarlar. Dolayısıyla kuru laf ile mücahitlik olmaz. Gerçek mücahitlik sağlam bir iman ve yüce bir sabrı gerektirir.
Münafıkların ötesinde bir de şu inkarcı grup vardır:Muhammed Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Muhammed Suresi 29. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...
YORUMLAR