Muhtelif Zamanlarda Okunacak Dualar

Günün belli zamanlarda okunacak dualar nelerdir? Muhtelif vesilelerle okunacak dualar.

Mahmud Sami Ramazanoğlu Hazretleri’nin Dualar ve Zikirler kitabında geçen muhtelif dualar ve virdler.

SEHER VAKTİNİN FAZİLETİ

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivâyete göre Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Rabbimiz Tebâreke ve Teâlâ her gece, gecenin son üçte biri kaldığı sırada dünyâ semâsına nüzûl eder ve şöyle buyurur: “Bana duâ eden var mı, duâsına icâbet edeyim? İstediğini vereyim. Bana istiğfar eden var mı, onu mağfiret edeyim?” (Buhârî, Teheccüd, 14)

Bu hadîs-i şerîf, gecenin son üçte birinin vakt-i icâbet olduğuna büyük müjdelerle berâber delâlet etmektedir.

“Gece yarısında semânın kapıları açılır ve bir münâdî şöyle seslenir: «Hiç duâ eden var mı, icâbet olunsun, bir şey isteyen var mı verilsin, bir sıkıntıda olan var mı kurtarılsın.» Her hangi bir duâ ile duâ den hiç bir müslüman yoktur ki Allah Teâlâ ona icâbet etmiş olmasın. Ancak şehveti için koşan zinâkâr kadınla ayyaş ve işret ehli müstesnâ.” (İbn Hanbel, IV, 217, III, 34, 43, 94)

“Gecede bir saat vardır. Müslüman bir kulun dünyâ ve âhiret işinden istediği her hangi bir hayır varsa ve duâsı o saate gelirse muhakkak Allah ona dileğini verir. Bu her gece vardır.” (Tirmizî, Vitr, 16; Neseî, Mevâkit, 35)

“Saatlerin efdali gecenin son kısmıdır.” (İbn-i Hanbel, IV, 385)

Üç kişi vardır ki onlar İblis’ten ve askerlerinin şerrinden masûndurlar:

  1. Gece ve gündüz Allah’ı çok zikredenler,
  2. Seher vakitlerinde istiğfar edenler,
  3. Allah’ın haşyetinden ağlayanlar.” (Ali el-Müttakî, XV, 841/43343)

TEHECCÜDE KALKINCA OKUNACAK DUA

İbn-i Abbas radıyallahu anhüma’dan rivâyet olunduğuna göre Nebiyy-i Ekrem, gece teheccüd için kalktığında şöyle derlerdi:

“Allah’ım Sana hamd olsun. Sen bütün semâları, arzı ve onlardakileri ayakta tutansın. Hamd Sana mahsûstur ey Rabbim! Sen semâların, arzın ve onlarda ne varsa hepsinin nûrusun. Hamd Sana mahsustur ey Rabbim! Sen semâların, arzın ve  onlardakilerin hâkimi ve hükümdârısın. Ve Sana yine hamd olsun ki, Sen Hakk’sın. Sen’in va’din de hak, Sana kavuşmak da hak, sözün de hak, cennet de hak, cehennem de hak, nebîlerde hak, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’de hak, kıyâmet de hak. Sana teslîm oldum ey Rabbim! Sana îmân ettim, Sana tevekkül ettim ve Sana yöneldim. İnanmayanlara karşı, Sana dayanarak mücâdele ettim ve neticede ancak Seni hakem olarak kabûl ettim, benim evvelki yaptıklarımı da, sonradan yapacaklarımı da, gizli yaptıklarımı da açık yaptıklarımı da mağfiret et. Öne alan da Sen’sin, geriye bırakan da Sen’sin. Sen’den başka ilâh yoktur. Kuvvet ve kudret ancak, Allah’a dayanmakladır. (Buhârî, Teheccüd, 1)

UYKUDAN KALKINCA OKUNACAK DUA

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem uykudan kalkınca şöyle derlerdi:

“Öldürdükten sonra bizi dirilten Allah’a hamd olsun. Dönüş ancak O’nadır.” (Buhârî, Deavât, 8)

Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz yine buyurmuşlardır ki:

“Sizden biriniz uykudan uyandığı zaman şöyle desin:

“Bana ruhumu geri veren, vücûdumu afiyette kılan ve kendisini zikretmeye müsaade eden, Allah’a hamd olsun.” (Nevevî, el-Ezkâr, 21)

Yine Buhârî’nin Ubâde bin Sâmit radıyallahu anh’tan rivayet ettiğine göre Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuşlardır:

“Kim uyku arasında uyandığında:

«Allah’tan başka ilâh yok, yalnız O vardır. Şerîki yoktur. Mülk O’nundur. Hamd de O’na mahsustur ve O, her şeye kâdirdir. Allah’a hamdeder, Allah’ı tesbîh ederim. Allah’tan başka ilâh yok ve Allah en büyüktür, Allah’a dayanmaktan başka kuvvet, kudret yoktur.» dedikten sonra; «Ey Rabbim beni mağfiret et» der veya duâ ederse icabet olunur; bir de abdest alırsa namazı kabul olunur.” (Buhârî, Teheccüd, 21)

“Kulun uykudan kalkınca söyliyeceği şeylerin en sevimlisi:

«Ölüleri dirilten Allah’ı tesbih ederim. O her şeye kâdirdir.» demesidir.” (Suyûtî, Camiu’s-sağir, no: 2173)

“Kim sabaha çıkınca:

«Ne iyinin ne kötünün aşıp geçemediği Allah’ın tam kelimelerine yarattığı, şekil verdiği ve meydana getirdiği herşeyin şerrinden sığınırım» derse ins ü cinnin şerrinden muhafaza edilir. Yılan, akreb gibi şeylere sokulsa bile o gün akşama kadar zarar vermez. Akşamleyin bunu söylerse sabaha kadar hıfz u emân-ı ilâhîde kalır.” (Ali el-Müttakî, II, 165/3593)

SABAH NAMAZINDAN SONRA OKUNACAK DUA AYETLERİ

“Kim sabahleyin üç def’a

diyerek Sûre-i Haşr’ın sonundan üç âyet okursa Allah Teâlâ onun için yetmiş bin melek vazifelendirir, akşama kadar ona duâ ederler, o gün ölürse şehîd olarak ölür, akşamleyin bunu yapan da aynı derecededir.” (Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’an, 22/2922)

“Sabaha çıkınca bin def’a سُبْحَانَ اللّٰهِ وَبِحَمْدِهِ diyen kimse nefsini Allah’dan satın almıştır.” (Heysemî, X, 151)

Kim sabah namazını kıldıktan sonra kalkarken yedi defa:

“Allah’a sarılmaktan başka kuvvet yoktur ne bir çare ne de bir hîle fâide vermez. Ne Allah’dan kurtulacak yer ne de O’ndan sığınacak yer vardır. Kurtuluş ve sığınış ancak O’na dayanıp ilticâ etmektedir” derse yetmiş türlü belâ ondan def’ olur. (Ali el-Müttakî, II, 144/3519)

EVDEN ÇIKARKEN OKUNACAK DUA

Evden çıkarken en az üç def’a:

“Allah’ın adıyla! Allah’a tevekkül ettim. Allah’a dayanmaktan başka kudret ve kuvvet yoktur.” duâsını okumalıdır. (Ebû Dâvud, Edeb, 102-103)

Bu duâyı okuyan kimseye: “Bu sana kâfidir, himayeye alındın” denilir ve şeytan ondan uzaklaşır gider. (Ebû Dâvud, Edeb, 102-103)

Yine:

“Ey Allah’ım! Sapmaktan veya saptırılmaktan, hatâ etmekten, hatâ ettirilmekten, zulmetmekten, zulme uğramaktan, cahillik etmekten, bana cahillik edilmesinden, hakkım olmayan bir şeyi istemekten, elimde olmayan bir şeyin benden istenilmesinden sana sığınırım” demelidir. (Ebû Dâvud, Edeb, 102-103; Ali Müttakî, VII, 144/18420)

Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz:

“Evinden çıkarken iki rekat namaz kıl, seni kötü bir yere gitmekten muhafaza eder, evine girdiğin zaman iki rekat namaz kıl, seni kötü bir yere girmekten muhafaza eder” buyurmuştur. (krş. Nevevî, el-Ezkâr, 24 vd.)

BİNİTE; ATA VEYA ARABAYA BİNERKEN OKUNACAK DUA

“Bir binite bindiğinde:

“Hiç de lâyık olmadığımız halde bize bunu müsahhar kılan Allah’ı tesbîh ederim.” (Zuhruf sûresi, 13) diyen kimse, bu bineğinden inmeden ölürse şehîd olarak ölmüş olur.”

Ayrıca binite binerken:

“O’nun yürümesi ve durması Allah’ın adıyladır. Rabbim bağışlar ve merhamet eder.” denilmelidir. (Hûd sûresi, 41)

YEMEKTEN SONRA YAPILACAK DUA

Ebû Ümâme -radıyallahu anh-’den mervîdir ki: Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz yemekten sonra şöylece duâ etmişlerdir:

“Yâ Rabb! Sana, pek çok ve riya gibi şeylerden uzak ve yümn ü bereketi bulunan, nezd-i ulûhiyyetinde makbul olup merdûd olmayacak derece-i kemâl-i ihlâs üzere ve hiç bir sûrette kâfi görmiyeceğimiz ve dâima yapmaya devam edeceğimiz ve hiç bir surette bırakmıyacağımız ve kendisinden hiç bir vakit istiğna göstermiyeceğimiz bir hamd ile sana hamdederiz. Sen bizim Rabbimizsin; yani nîmetin her türlüsü ile bizi besleyen, yaşatansın.” (Buhârî, Et’ime, 54)

Yine Ebû Ümâme radıyallahu anh’den rivayet olunduğuna göre Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir yemekten sonra şöyle duâ etmişlerdir:

“Sana hamd ederiz ey Rabbimiz! Nîmetinden müstağnî değiliz. Her dâim senin in’âm ve it’âmına; yani bize nîmet verip yedirmene muhtacız. Bu taam da vedâ taamımız olmayıp daha çok hayırlı ömürler ihsan ile, nankörlük edilmeyen, dâima şükür edilen nîmet ver ey Rabbimiz, yani sana dâima şükredeceğiz.” (Buhârî, Et’ime, 54)

Bir defasında da şöyle demişlerdir:

“Yâ Rabb! Sana hamd ederiz. Bu hamdimiz senin ihsan etmiş olduğun nîmetlerine mukabil olamaz, ve senin azamet-i ulûhiyyetin ve rubûbiyyetin hakkını îfâya asla kâfi değildir. Sana gerektiği gibi hamdedemediğimiz için aczimizi arzederiz. Ey Rabbimiz! Zîrâ nimetlerini saymak mümkün değildir.”

“Allah Teâlâ Hazretlerine hamdederiz. Bize kifayet edecek derecede yemek ve sâir nimetlerini ihsan buyurdu. Yedirdi ve kanasıya içirdi. Allah Teâlâ Hazretleri’nin azamet ve ulûhiyyetinin hakkını tamamiyle îfâ edebilmek kâbil değildir. Ve Allah Teâlâ Hazretleri’nin sayılmayacak kadar çok nimetleri hiç bir sûretle inkâr edilemez.” (Buhârî, Et’ime, 54)

Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz yine buyurmuşlardır ki:

“Allah Teâlâ Sizden herhangi birinize yemek yedirdiği zaman:

“Ey Rabbimiz! Bunu bize mübarek ve bereketli kıl ve bize bundan hayırlısını yedir” desin.

Birine süt içirdiğinde de:

“Ey Rabbimiz! Bize bunu mübarek ve bereketli kıl ve bundan bize ziyâdece ver” desin.

Sütten başka hiç bir şey hem yemek, hem içecek yerine geçmez. (Tirmizî, Deavât, 54/3455)

Yine Rasûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurmuşlardır ki:

“Bir yemek yediğin ve bir içecek içtiğin zaman:

«Allah’ın ismiyle ve Allah ile. O ki, ism-i Celâl’i sayesinde ne yerde, ne de gökte hiç bir şey zarar veremez. Ya Hayy, ya Kayyûm!» dersen, o yediğin yahud içtiğinden sana hiç bir hastalık gelmez. İçinde zehir bile olsa.” (Ali el-Müttakî, XV, 249/40799)

Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz yemekten sonra şöyle de duâ ederlerdi:

“Dâima yediren ve kendisine hiç yedirilmeyen, bize ihsanda bulunan bizi doğru yola ulaştırıp da doyuran ve suya kandıran ve hep güzel vesîlelerle imtihan eden Allah’a hamdederiz. Yâ Rabb sana hamdediyoruz. Bu hamdimizi kâfi görmüyoruz, îfâ edilmiş saymıyoruz ve nankörlük etmiyoruz, nîmetlerinin hiç birinden müstağnî değiliz. Bize yemekten yediren, sudan içiren, çıplak iken giydiren, dalâlette iken hidâyete erdiren, görmezken gösteren ve bizi yarattıklarının pek çoğuna üstün kılan Allah’a hamd ederiz, çünkü hamd âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.» (Hâkim, I, 731/2003)

Şu duâ da yemekden sonra yapılan me’sûr duâlardandır.

“Bizi yediren, içiren ve müslümanlardan kılan Allah’a hamdolsun.

Allah’ım! Yemek sâhibini, yiyenleri, sofraya emeği geçenleri, bütün mü’min erkek ve kadınları mağfiret et ve onlara rahmet eyle!

Allah’ım! Kalblerimizi muhabbetinin ve zikrinin nurlârıyla nurlandır, ey celâl ve ikrâm sâhibi Allah’ım!

Allah’ım! Din husûsunda, dünyada ve âhirette sıhhat, selâmet ve âfiyet üzere güzel bir hayât yaşamayı lutfeyle! Şüphesiz Sen her şeye kâdirsin.

Allah’ım! Sen’den nîmetin tamâmını (İslâm üzere ölüp cennete girmeyi), âfiyetin devâmını ve hüsn-i hâtime ile (güzel bir hâl üzere) vefât etmeyi isteriz.

Allah’ım! Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem ve Fâtiha-i Şerîfe hürmetine nîmetlerini artır, noksanlaştırma!”

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem su içtikleri zaman:

“Bize rahmetiyle tatlı soğuk su içiren ve günâhlarımız sebebiyle onu içilmez tuzlu su yapmayan Allah’a hamdederiz.” (Suyutî, el-Câmiu’s-Sağir, no: 6728)

ÇARŞIYA ÇIKINCA OKUNACAK DUA

“Çarşıya girdiğinde:

“Allah’tan başka ilah yoktur. Bir tek O vardır ve hiçbir ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd de O’na mahsustur. Diriltir ve öldürür. O dâima diridir ve asla ölmez. Bütün hayırlar O’nun elindedir. O herşeye kâdirdir.” diyen bir kimseye Allah binlerce hasene yazar, binlerce günâhını siler, derecesini binlerce yükseltir, ve ona cennette bir ev bina eder.” (Tirmizî, Deavat, 36)

EVE GİRİNCE OKUNACAK DUA

“Sizden biriniz bir menzile (eve, konak yerine) indiği zaman:

“Yarattıklarının şerrinden Allah’ın tam kelimelerine sığınırım” derse, oradan ayrılıncaya kadar hiçbir şey ona zarar veremez.’ (Müslim, Zikir, 54)

AKŞAMLEYİN OKUNACAK DUA

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Kim her sabah ve her akşam üç defa:

«İsmi sayesinde yerde ve gökte hiçbir şeyin zarar veremeyeceği Allah’ın adıyla. O her şeyi işitir ve bilir» derse, ona hiçbir şey zarar vermez.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 101/5088; Tirmizî, Deavât, 13)

YATSIDAN SONRA OKUNACAK DUA AYETLERİ

Ebû Mesut el-Bedrî radıyallahu anh’dan rivayete göre Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuşlardır:

“Her kim Bakara Sûresi’nin sonundaki iki âyet-i celîleyi (Âmene’r-Rasûlü) her gece okursa ona kifayet eder.” (Buhârî, Megâzî, 12; Müslim, Müsâfirin, 255; Tirmizî, Sevâbül-Kur’ân, 4)

YATARKEN OKUNACAK DUALAR

Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Uyku için yatağa yatarken evvelâ Fatiha, sonra İhlâs-ı şerîf okursan ölümden başka her şeyden emîn olursun.(Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağir, no: 892)

Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuşlardır ki:

“Yatağına girdiğin zaman şöyle de:

“Allah’ın gadabından, îkabından, kullarının şerrinden, şeytanların hücumlarından ve benim yanıma gelmelerinden O’nun her biri noksansız ve tam bulunan kelimelerine sığınırım.” Böyle söylersen hiçbir şey sana zarar veremez ve zarar verilmemeye lâyık olursun.” (Bkz. Ebû Dâvud, Tıbb, 19; Tirmizî, Deavât, 90; Muvatta’ Şiir, 9)

Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem yine buyurmuşlardır ki:

“Yatağına girdiğin zaman Kâfirûn Sûresini oku. Çünkü bu sûre, şirkten berâettir.” (Tirmizî, Duâ, 22)

ERKEN KALKMAK İÇİN OKUNACAK DUA

Bir de her kim gece yatarken:

“Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. O’nu ne uyuklama tutar ne de uyku! Allah’ım, gözümü uyanık kıl, kalbimi nurlandır, benden çok uyumayı ve gaflet ağırlığını gider!” duâsını okuyup erkenden uyanmak niyetiyle yatar ise bi-iznillahi teâlâ dilediği saatte uyanır. Uyandığı zaman hemen kalkıp abdest alır, ibâdetine başlar.

Uykusu olmayan ve uyuyamamaktan dolayı muztarib olan kimse abdestli olarak yatağa yatarken:

“Allah’ım, yıldızlar battı, bütün gözler sükûne erdi, Sen ise kendisini uyuklama ve uyku tutmayan Hayy ve Kayyûm’sun! Ey Hayy ve Kayyûm olan Allah’ım, gecemi sükûna erdir ve gözlerimi uyut!” deyip Muavvizeteyn (Felâk ve Nâs) sûrelerini okuyup yatmalıdır. (Bkz. Heysemî, X, 178)

Buhâri’nin Berâ bin Âzib radıyallahu anh’dan rivayet ettiğine göre Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuşlardır:

“Yatağa varmak istediğinde namaz için aldığın gibi bir abdest al, sonra sağ tarafın üzerine yat, sonra şöyle de:

“Ey Rabbim, bütün varlığımı sana teslîm ettim, işimin tasarrufunu sana havale ettim, yönelişim sanadır, korkum da ancak sendendir, senin azâbından kaçıp sığınılacak ancak yine senin rahmetindir. İndirdiğin kitabına ve gönderdiğin Resulüne îmân ettim ey Rabbim!” demektir. Bunları söyler de uyur, o gecede ölür isen fıtrat üzere ölmüş olursun. Uyumadan evvel bunlar son sözlerin olsun.” (Buharî, Deavât, 7)

Yine Buhârî’nin Ebû Hüreyre radıyallahu anh’dan rivayet etdiğine göre Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Sizden herhangi biriniz yatağına vardığı vakit elbisesiyle yatağının üzerini silkelesin, yani temizlesin, çünkü o vakte kadar ne olduğunu bilmez; yani yatağında akrep ve sâir gibi eza verici şeyler bulunmuş olabilir. Sonra yatağına girince şöyle desin:

“Senin isminle ey Rabbim yanımı yere koydum. Yine senin yardımınla kaldırırım. Eğer ruhumu alıkorsan (öldürürsen) ona rahmet eyle, eğer tekrar verirsen onu sâlihleri muhafaza ettiğin şeyle muhafaza eyle.” (Buharî, Deavât, 13)

Yine Buhârî’nin Hüzeyfe radıyallahu anh’dan rivayet etdiğine göre, Hüzeyfe şöyle demiştir: “Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz yatağına vardığında şöyle derlerdi:

“Senin isminle ölür, Senin isminle dirilirim ey Allah’ım!” (Buhârî, Deavât, 8; Müslim, Zikir, 59)

İbn-i Abbâs radıyallahu ahn’dan mervidir ki: Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Eğer bir kimse kendi haremine yaklaşırken besmeleden sonra:

«Ya Rab beni şeytandan uzaklaştır, şeytanı da bize in’âm ve ihsan buyurduğun şeyden uzaklaştır» demiş olsa, sonra o zevceyn arasında evlâd takdîr olunursa o çocuğa ebediyyen şeytan zarar veremez.” (Buhârî, Deavât, 54)

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem gece bir tarafından diğer tarafına dönünce:

“Vâhid ve Kahhâr olan Allah’tan başka ilah yoktur. O, göklerin yerin ve ikisinin arasındaki herşeyin Rabbidir. O, Azîz ve Gaffâr’dır / üstün ve çok affedicidir.” derlerdi. (Hâkim, I, 724/1980)

SABAH NAMAZINA KALKMAK İÇİN OKUNACAK DUA

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’dan rivayet olunduğuna göre Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Sizden herhangi biriniz uykuda iken şeytan ense kökünüze üç düğüm atar. Her bir düğümü bağladıkça: «Sen yat yat, daha gece uzundur» diyerek attığı düğümün üzerine eliyle vurur. Eğer bir kimse uykudan uyanır da Allah’ı zikreder, hatırlarsa bu düğümlerden biri çözülür, abdest alırsa biri daha çözülür, namaz kılarsa birisi daha çözülür ve zinde ve neş’eli olarak tertemiz bulunarak, sıklet ve tenbellik gibi şeylerden uzak olarak sabaha çıkmış olur. Böyle yapmayıp da güneş doğuncaya kadar gaflet üzere yatarsa vücûdu habîs ve tenbel olarak sabaha çıkmış olur. (Buhârî, Teheccüd, 12; Müslim, Müsâfirîn, 207; Ebû Dâvud, Tatavvu’, 18)

Abdullah bin Mesut radıyallahu anh’dan gelen rivayette ise Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in huzurunda geceden uykuya dalarak tâ güneş doğuncaya kadar uyuyup sabah namazına kalkmayan kimse zikredilse:

“O kimsenin kulağına şeytan işemişdir” buyururlardı. (Buhârî, Teheccüd, 13)

Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz:

“Muhakkak sabah namazı ile güneş doğması arasında bulunan rızık taksimi zamanını uykuda geçirmek rızkın bir kısmına mani olur” buyurmuşlardır. (İbn Hanbel, I, 73)

HELAYA GİRERKEN VE ÇIKARKEN OKUNACAK DUA

Enes bin Mâlik radıyallahu anh’dan rivayet olunduğuna göre Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem def’i hacete girerlerken:

“Allah’ım, şeytanların erkeklerinden ve dişilerinden sana sığınırım” derlerdi. (Buhârî, Deavât, 54)

Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Sizden biriniz heladan çıkarken:

«Benden bana eza veren şeyi gideren ve bana yarayacak şeyi bende tutan Allah’a hamd olsun.» desin” (Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağir, no: 574; Ali el-Müttakî, IX, 350/26390).

ABDEST DUALARI

  1. Elleri Yıkarken Okunacak Dua

“Azamet ve celâl sâhibi Allah’ın adıyla başlarım. Bizi İslâm dininde kılan, îman etmeye muvaffak buyuran ve hidâyete erdiren, Rahman Allah’a hamdederim. Suyu temizleyici, İslâm’ı da nur kılan Allah’a hamdolsun.”

  1. Ağzını Yıkarken Okunacak Dua

“Ey Rabbim, bana peygamberinin havzından bir kâse içir, ondan sonra hiç susamayayım.”

  1. Burnuna Su Verirken Okunacak Dua

“Ey Rabbim bana cennetin kokusunu duyur ve onun nîmetlerinden nasîblendir ve bana ateşin kokusunu duyurma.”

  1. Yüzünü Yıkarken Okunacak Dua

“Ey Rabbim! Nice yüzlerin beyaz, nice yüzlerin kara olacağı günde yüzümü nurunla beyâz kıl, nurlandır.”

  1. Sağ Kolunu Yıkarken Okunacak Dua

“Ey Rabbim! Kitabımı sağ elime ver ve hesabımı kolay gör.”

  1. Sol Kolunu Yıkarken Okunacak Dua

“Ey Rabbim! Kitabımı sol elime verme, arkamdan da verme ve beni sıkı hesâba çekme!”

  1. Başını Meshederken Okunacak Dua

“Ey Rabbim! Saçımı ve yüzümü ateşten koru. Senin himâyenden başka bir himâyenin bulunmadığı günde beni Arş’ının gölgesi altında gölgelendir.”

“Allah’ım beni rahmetinle sar, üzerime berekâtından indir.”

  1. Kulağına Meshederken Okunacak Dua

“Ey Rabbim! Beni sözü dinleyip de en güzeline ittibâ edenlerden kıl.”

  1. Boynuna Meshederken Okunacak Dua

“Allah’ım! Beni cehennemden âzâd eyle, onun zincir ve bukağılarından muhâfaza eyle!”

  1. Sağ Ayağını Yıkarken Okunacak Dua

“Ey Rabbim! Nice ayakların kaydığı günde benim ayaklarımı sırat üzerinde sabit kıl.”

  1. Sol Ayağını Yıkarken Okunacak Dua

“Allah’ım gayretlerimi makbul, günahlarımı mağfiret ve amellerimi kabul eyle mânevî ticâretimi de zarar ettirme!”

  1. Abdest Bittikten Sonra Okunacak Dua

“Ey Rabbim! Beni tevbe edenlerden ve çok çok temizlenenlerden kıl. Beni sâlih kullarından eyle, beni üzerlerine hiç bir korku gelmeyen ve hiç mahzun olmayanlardan kıl. Seni her an hamdinle tesbîh ederim. Ey Rabbim şehâdet ederim ki Senden başka hiç bir ilâh yok, ancak Sen varsın. Şerîkin yok ve yine şehâdet ederim ki Muhammed Senin kulun ve Rasûlündür. Senden mağfiretini isterim ve Sana tevbe ederim.” (Abdest duâları için, bkz. Ali el-Müttakî, IX, 465-468)

EZAN DUASI

Câbir bin Abdullah radıyallahu anh’dan rivayet olunmuştur ki, Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

Kim ezanı işittiği zaman:

«Ey bu eksiksiz dâvetin ve kılınan namazın Rabbi! Hazret-i Muhammed aleyhissalâtü vesselâm’a Vesîle’yi ve fazîleti ver. O’nu va’dettiğin Makâm-ı Mahmûd’a ulaştır!» derse, ona kıyâmet günü mutlakâ şefaat ederim.” (Buhârî, Ezân, 8; Ebû Dâvûd, Salât, 37/529)

NAMAZDA OKUNACAK DUALAR

Ebû Hüreyre -radıyallahu anh-’dan rivayet olunduğuna göre, o bir gün Rasûlullah        -sallallahu aleyhi ve sellem- Hazretlerine:

“– Yâ Rasûlallah, namazda iftitah tekbîri ile Fâtiha-i şerîfe arasında ne okursunuz?” diye sordu. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’de:

“– Şöyle derim”, buyurdular:

“Ya Rabb, benimle hatâlarımın arasını uzaklaştır, maşrıkla mağribin arasını uzaklaştırdığın gibi. Yâ Rabb! Beni hatâlardan temizle, beyaz bir elbisenin kirlerden temizlendiği gibi. Allah’ım! Hatâlarımı su ile, kar ile, dolu ile yıka.” (Buhârî, Ezân, 89)

İftitah tekbîrinden sonra me’sûr duâlardan her hangi birisi okunabilir. İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe rahimehullah Hazretleri’nin intihâb ve iltizâm ettikleri duâ Sünen-i Tirmizî’de ve Sünen-i Dârekutnî-’de Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh’dan rivayet olunan malûm:

“Allah’ım, seni hamdin ile tesbih ederim. Senin ismin yücedir, mübarektir. Şânın ve makamın yüce ve ulvîdir. Sen’den başka ilah yoktur.” duâsıdır. (Ebû Dâvud, Salât, 119-120)

Bir sonraki İmam-ı Şâfi’nin tercih ettiği duânın okunması da müstehabdır.

İmâm-ı Şafi rahimehullah Hazretleri’nin intihâb ve iltizâm ettikleri duâ, Sahîh-i Müslîm’de Hazret-i Ali kerremallahu vechen Hazretlerin’den mervî bulunan:

“Muhakkak ki ben Hanif (hakka yönelmiş) olarak yüzümü, gökleri ve yeri yoktan var eden zât’a çevirdim ve ben müşriklerden değilim.” duâsıdır. (En’âm Sûresi, 79)

CAMİYE GİRERKEN VE ÇIKARKEN OKUNACAK DUA

Sizden biriniz mescide girdiği vakit peygambere salât ve selâm etsin. Ve:

“Ey Rabbim! Bana rahmetinin kapılarını aç!” desin. (Ebû Dâvud, Salât, 18/465)

Çıkarken de peygambere salât ve selâm etsin ve:

“Ey Rabbim! Beni şeytandan koru” desin. (İbn Mâce, Mesâcid, 13)

NAMAZDAN SONRA YAPILAN DUA

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem namaz kıldıkları zaman sağ eliyle başlarını meshederler ve:

“Kendisinden başka ilâh bulunmayan Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Benden üzüntüyü düşünceyi ve hüznü gider ey Rabbim!” derlerdi. (Heysemî, X, 144)

“Farz namazı kıldığınız zaman, her bir farz namazdan sonra on defa:

“Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur, sâdece O vardır. O tektir ve şerîki (ortağı) yoktur. Mülk O’nundur, hamd de O’na mahsustur. O, her şeye kâdirdir” deyiniz. Böyle diyene bir köle azâd etmiş gibi ecir yazılır” buyururlardı. (Bkz. Müslim, Zikr, 30)

İSTİHARE NAMAZI VE DUASI

Câbir radıyallahu anh şöyle dedi:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem tıpkı bir Kur’an sûresini öğretir gibi, bize her iş için istihâre yapmayı tâlim ederdi. Şöyle buyururdu:

“Herhangi biriniz bir iş yapmak istediğinde, farz namazlardan ayrı olarak iki rekât namaz kılsın, sonra da şöyle desin:

«Allah’ım! Sen her şeyi bildiğin için, hakkımda hayırlı olanı bana da bildirmeni, Sen’in gücün her şeye yettiği için, beni başarılı kılmanı ve hayırlı olanı nasip etmeni, Sen’in o büyük kereminden niyaz ederim. Çünkü Sen’in gücün her şeye yeter, benimki yetmez; Sen her şeyi bilirsin, ben bilemem. Şüphesiz Sen görülüp bilinmeyenleri de bilirsin.

Allah’ım! Eğer bu iş benim dinim, dünyam ve âhiretim için hayırlı ise (şimdi veya daha sonrası için hayırlı ise) onu yapmayı bana nasîb eyle, kolaylık ver ve onu bana mübarek kıl! Şayet bu iş benim dinim, dünyam ve âhiretim için şer ise (şimdi veya daha sonrası için kötü ise) onu benden, beni de ondan uzaklaştır. Hayır nerede ise onu bana nasip et, sonra da gönlümü bu sonuca râzı kıl!»

Duâ esnâsında kendi işi ne ise onu zikretsin ve açıkça söylesin. (Meselâ “Yâ Rab, falan sefere çıkma kararım” veya “falanca ile evlenmem” desin.” (Buhârî, Deavât 48, Tevhîd 10. Ayrıca bk. Tirmizî, Vitr 18; İbn-i Mâce, İkâme 188)

Bir başka hadîs-i şerîfte:

“Bir işin düşüncesi seni alıp kararsız kıldığı zaman Rabbinden hayrını iste, yani istihâre et, bunu yedi defa kadar yap, sonra kalbine ağır basana bak, hayır ondadır” buyurulmuştur. (Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağir, no: 882)

CUMA GÜNÜ OKUNACAK DUA

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’dan rivayet olunduğuna göre Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Hazretleri buyurmuşlardır ki:

“Cum’a gününde bir saat vardır. Allah’ın kullarından bir müslim namazda iken Allah Teâlâ’dan niyaz ile bir şey isteyip duâsı o saate tesadüf ederse Allah teâlâ Hazretleri o kimsenin dileğini verir.” Böyle buyurduktan sonra mübarek küçük parmağının ucuna işaret buyurdu. (bk. Nevevî, el-Ezkâr, 80; Buhârî, Deavât, 61)

Cum’a gününün içindeki saat, küçük parmağına nisbetle parmağın ulak ucu ne kadar ise, güne nisbetle o kadar az bir müddettir ki o saat içinde her halde duâ müstecâb olur demektir.

Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Hazretleri:

“Cum’a günü, ibâdet ve ezkâr ile müminlerin kalbi mesrur olacak bir bayram günüdür” buyurmuşlardır. (Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağir, no: 2519)

“Size bir sûre haber vereyim mi ki, azamet semâ ile arz arasını doldurmuş, onu yetmişbin melek teşyî’ etmiştir? O sûre Kehf süresidir. Kim cum’a günü bu sûreyi okursa Allah onu ötek cum’aya kadar bu sûre ile mağfiret eder, sonun da üç gün de ziyâdesi vardır.

 Ve semâya ulaşan bir nur verilir ve Deccal’in fitnesinden muhafaza edilir. Yatacağı vakit bu sûrenin sonundan beş âyet okuyan hıfz olunur ve gecenin istediği vaktinde kaldırılır.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağir, no: 2862)

“Ey Rabbim! Perşembe günü ümmetimin erkenden yaptığı işleri bereketli kıl.” (Tirmizî, Ticâret, 41)

Hadîsin şerhinde deniliyor ki, bu günün evvelinde bir ihtiyacını tedarik etmek, nikâh akdetmek ve bunun gibi mühim işler sünnettir.

“Cum’a gününde; Yani perşembeyi cumaya bağlayan gece iki rek’at namaz kılıp Fâtiha’dan sonra onbeş defa Zilzâl Sûresini okuyan kimseyi Allah Teâlâ kabir azâbından ve kıyamet korkularından emin kılar.” (Ali el-Müttakî, no: 21356)

“Şu duâ ile cum’a günü herhangi bir saatte duâ edilirse sahibine muhakkak icabet olunur.”

“Sen’den başka hiçbir ilâh yoktur. Ey Hannân, ey Mennân, ey gökleri ve yeri en güzel şekilde yaratan, ey Celâl ve ikrâm sâhibi!” (Suyûtî, el-Câmiu’s-sağîr, no: 7450)

“Cum’a gününde bir saat vardır, mü’min bir kul namazda duâ ederken Allah’dan bir şey ister ve o saate denk gelirse, Allah muhakkak ona icabet eder.” Ashab-ı kiram:

“Bu saat hangi saattir yâ Rasûlallah” dediklerinde:

“İkindi namazı ile güneş batması arasındaki vakittir.” buyurdular (Tirmizî, Cuma, 2; Ali el-Müttakî, no: 21316).

Cuma namazından sonra daha oturduğu yerden kalkmadan yüz defa:

“Allah’ı hamdiyle tesbih ederim. Azîm olan yüce Allah’ı hamd ile tesbîh ederim. Allah’tan beni affetmesini isterim.” diyen kimsenin yüzbin günâhını, ana ve babasının da yirmidörtbin günâhını Allah mağfiret eder.” (Ali el-Müttakî, no: 21321)

CUMA NAMAZINDAN SONRA OKUNACAK DUA

İmam-ı Suyûtî, el-Câmi’u’s-sağir’inde rivayet eder ki:

Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Kim cuma namazından sonra -konuşmadan ve kalkmadan- ihlâs sûresini, Felâk sûresini ve Nâs sûresini yedişer defa okursa Allah Teâlâ onu gelecek cumaya kadar, zarar verici şeylerden muhafaza buyurur.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-sağîr, no: 8954; Ali el-Müttakî, II, 648/4985)

HER NAMAZDAN SONRA OKUNACAK DUA

Li-îlâfi Kureyş sûresini sabah ve akşam veya beş vakit namazın akabinde en az onbir kere okumaya devam edilirse biiznillahi Teâlâ kişinin hayat tehlikesinden emin kalacağını İmam Rabbânî, Mektûbat’ında haber veriyor.

Kaynak: Mahmud Sami Ramazanoğlu, Dualar ve Zikirler, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

GÜNLÜK OKUNACAK DUALAR

Günlük Okunacak Dualar

HADİSLERDE GEÇEN DUALAR

Hadislerde Geçen Dualar

KUR’AN’DA GEÇEN DUALAR

Kur’an’da Geçen Dualar

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.