Muhteva Ne Demek?

Muhteva: Bir şeyin içinde olan şey anlamına gelir.

MUHTEVA KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

yazılan şemâil-i şerîfeler, Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in hakîkatinin kaçta kaçını ifâde edebilir?!. Muhakkak ki şemâil-i şerîfeyi,
herkes gönlündeki muhabbet nisbetinde ve kelimelerin mahdut muhtevâsı içinde idrâk edebilir.

*****

Hâkim fikir, İslâm’ın muhtevâsı idi ki, vahiyle sâbittir. Hazret-i Ebû Bekir -radıyallâhu anh-, diğer iki faktörde çok mühim bir vazîfe üstlenmiştir. Yâni kadrolaşma onunla başlamış ve o mübârek sahâbînin muazzam serveti, muhtelif İslâmî hizmetlerin yanında müslüman olan kölelerin satın alınıp serbest bırakılması gibi dâvânın mâlî vechesinde de kullanılmıştır.

*****

Kur’ân’ın îcâzı; belâgat ve üslûbu, muhtevâsının zenginliği, ihtivâ ettiği esasların insanlığı tatmîn etmesi, gaybî haberler vermesi, dâimâ geçerliliğini
muhâfaza etmesi, teşrî sahasındaki üstünlüğü gibi pek çok hususta zâhir olmuştur.

*****

Kur’ân’ın mûcize oluşunun en mühim yönünü belâgati ve üslûbu teşkil eder. Belâgat; muhtevâya, maksada, mevzûya ve muhâtaba göre, yâni hâlin gerektirdiği şekilde en uygun sözü söylemektir. Kur’ân-ı Kerîm, ele aldığı bütün hususlarda bunu en güzel bir tarzda gerçekleştirmiştir.

*****

İslâm’da iktisat nedir, sorusunun cevaplarını ararken orada büyük bir dehâ ile de karşılaştım. O dehâ Ebû Hanîfe idi. Ne yazık ki bugün Ebû
Hanîfe’nin dehâsını müslümanlara ben anlatıyorum. İslâm dünyası daha Ebû Hanîfe’yi lâyıkıyla tanımıyor.” dedi.

Velhâsıl, Rasûlullah (s.a.v) Efendimizʼin İslâm iktisâdî hayatında da hiçbir tâvizi olmadı. Mü’minler olarak bizler de İslâmʼı bütün muhtevâsıyla yaşamaya mecburuz.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.