Mühür Yüzük

İslam Tarihi

 Yüzyıllardır bulunamayan yüzük ve ilk büyük fitne...

İbn-i Ömer (r.a) şöyle rivâyet eder:

“Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) altından bir mühür yüzük edinmişlerdi. Onu takındığı zaman kaşını avucunun içine getirirlerdi. Resûlullah Efendimiz (s.a.v) bu yüzüğün kaşına « محمد رسول الله : Muhammed Allah’ın elçisidir» cümlesini nakşettirmişlerti. İnsanlar da O’nun gibi yüzük edindiler. Resûlullah Efendimiz (s.a.v) insanların da altın yüzük edindiğini görünce parmağındaki yüzüğü çıkarıp attılar ve:

«‒Ben bu altın yüzüğü bir daha ebediyyen takınmam!» buyurdular.

Sonra gümüşten bir yüzük edindiler. İnsanlar da gümüşten yüzük edindiler.

Bu yüzüğü Efendimiz’den (s.a.v) sonra Ebûbekir (r.a), sonra Ömer (r.a), sonra da Osman (r.a) taktı. Nihayet Hz. Osman’ın (r.a.) elin­den Erîs Kuyusu’na düştü.” (Buhârî, Libâs, 46)

MÜHR-İ ŞERİF’İN KAYBOLMASI

Hz. Osman (r.a) hâlifeliğinin altıncı senesinde bir gün Eris Kuyusu’nun başında oturmuş, onu parmağından çıkarmış, elinde evirip çeviriyordu. Bu esnâda yüzük nasıl olduysa kuyunun içine düşüverdi. Hz. Osman (r.a), kuyunun bütün suyunu çektirdi, üç gün arattı. Lâkin yüzük bir türlü bulunamadı.[1]

İLK BÜYÜK FİTNE 

Bu Mühr-i Şerîf’in kaybolmasıyla alâkalı şöyle bir nükteden bahsedilir:

Peygamber (s.a.v) Efendimiz’in Mühr-i Şerîfleri’nde aynen Hz. Süleyman’ın (a.s) “Mühr-i Süleymân” diye meşhur mührü gibi, pek çok esrar mevcut idi. Hz. Süleyman’ın (r.a.) mührü kaybolunca, mülkü nasıl bir sarsıntı geçirip çökmüşse; Hz. Osman’ın (r.a.) hilafeti döneminde Mühr-i Şerîf kaybedilince de idârede çalkantılar baş göstermiş, Mısırlı ve Iraklı âsiler ayaklanmış ve halifenin şehît edilişine kadar varan bu fitnenin artık bir daha önüne geçilememiştir. (Ali Yardım, s. 145)

[1] Bkz. İbn Sa’d, I, 258; Ahmed, III, 223, 290; Buhârî, Libâs, 50, 55; Müslim, III, 1655, 1659, Ebû Dâvûd, IV, 88; İbn Mâce, II, 1202; Hâkim, III, 250, İbn Abdilber, el-İstîâb, III, 1178.