Müjde Veren Ayetler
Cenâb-ı Hakk’ın Uhut Savaşı’nda kusur gösteren sahâbîleri affettiğini bildiren âyet-i kerîme nâzil oluncaya kadar Müslümanlar tesellî bulamadılar.
Müslümanlar Uhud Gazvesi’nin birinci safhasında gâlib iken, ikinci safhada bozulmuşlardı. Müşrikler, bu esnâda Allah Resûlü’nün şehît edildiği şâyiâsını yayarak İslâm ordusundaki bozgun hâlini iyice artırdılar.
Peygamber Efendimiz’in şehîd olduğu haberi her tarafa yayılınca, Müslümanların birçoğu beyninden vurulmuşa dönerek oldukları yere yığılıverdiler. Hz. Osman (r.a.) da bunlar arasında idi.
Cenâb-ı Hakk’ın o gün kusur gösteren sahâbîleri affettiğini bildiren âyet-i kerîme nâzil oluncaya kadar Müslümanlar tesellî bulamadılar.
Âyet-i kerîmelerde zaaf gösteren mü’minlerin affedildiği şöyle haber verildi:
“Siz Allâh’ın izni ile düşmanlarınızı öldürürken, Allâh, size olan va’dini yerine getirmiştir. Nihâyet öyle bir an geldi ki, Allâh arzuladığınızı (gâlibiyeti) size gösterdikten sonra zaafa düştünüz; (Peygamber’in verdiği) emir husûsunda tartışmaya kalktınız ve âsî oldunuz. Dünyâyı isteyeniniz de vardı, âhireti isteyeniniz de vardı. Sonra Allâh, denemek için sizi onlardan (onları mağlûb etmekten) alıkoydu. Bununla birlikte and olsun ki sizi bağışladı. Zâten Allâh, mü’minlere karşı çok lutufkârdır.” (Âl-i İmrân, 152)
“(Uhud’da) iki ordu karşılaştığı gün, sizi bırakıp gidenleri, sırf işledikleri bazı hatalar yüzünden şeytan (yerlerinden) kaydırmıştı. Yine de Allah onları affetti. Çünkü Allah, çok bağışlayıcıdır, halîmdir.” (Âl-i İmrân, 155)
Hz. Osman (r.a.), daha sonraki hayatında o günkü hâlini düşündükçe dâimâ mahzûn olurdu. (Ramazanoğlu M. Sâmi, Hz. Osman Zinnûreyn, s. 18)