Mukabele Sadece Ramazan Ayına Has Bir Uygulama mıdır?

Mukabele ne demektir? Mukabele sadece Ramazan ayına ait bir uygulama mıdır? Peygamberimiz (s.a.v.) kiminle mukabele yapmıştır?

Mukabele, herhangi bir kitabı birisinin okuması ve diğerlerinin dinlemesi demektir.

MUKABELE SADECE RAMAZAN AYINA AİT BİR UYGULAMA MIDIR?

Sözlükte “iki şeyi birbiriyle karşılaştırmak” anlamına gelen mukābele, üç aylarda ve bilhassa ramazanlarda cami, mescid ve evlerde daha çok sabah, öğle, ikindi namazları öncesinde hâfızlar tarafından okunan Kur’an’ı takip etmek suretiyle hatim indirme geleneğine ad olmuş, zamanla hâfızların bu okuyuşları için de aynı terim kullanılmıştır. Bu gelenek, Cebrâil’in (a.s.) Ramazan aylarında her gece Hz. Peygamber’e (s.a.v.) gelerek o ana kadar nâzil olan âyet ve sûreleri karşılıklı okuyup kontrol etmelerine dayanır.

Peygamberimiz (s.a.v.) ile Cebrail (a.s.), Ramazan gecelerinde nöbetleşe Kur’an-ı Kerim’i okur ve dinlerlerdi.

Resûl-i Ekrem’in (s.a.v.) vefatından önceki son Ramazan’da mukabele iki defa gerçekleşmiştir. (Buhârî, “Bedʾü’l-vaḥy”, 5, “Bedʾü’l-ḫalḳ”, 6, “İstiʾẕân”, 43; Müslim, “Feżâʾilü’ṣ-ṣaḥâbe”, 98, 99), buna “arza-i ahîre” denir (İbn Sa‘d, II, 195). Sahâbeden bazıları Ramazan ayı gelince aile fertlerini toplayarak onlara mukabele okurlardı (Nevevî, et-Tibyân fî âdâbi ḥameleti’l-Ḳurʾân, s. 131 vd.).

Ashabın hafız ve âlim olanlarından Ubeyy b. Ka’b, Abdullah İbn Mes’ûd ve Mu’âz —Allah hepsinden razı olsun— Ramazan’da Kur’an-ı Kerim’i hatmederlerdi. Hafız olmayanlar ise ezberlemiş oldukları sureleri okurlardı. Hanefi mezhebinin İmamı Ebû Hanîfe’nin —Allah kendisine rahmet etsin— Ramazan ayında altmış bir kere Kur’an-ı Kerim’i baştan sona okuduğu rivayet edilmektedir. (Merâğî’l-felâh, “Terâvih” bahsi.)

Ramazan’da camilerde mukabele okunması, Peygamberimiz (s.a.v.) ve ashabı ile İslam büyüklerinin hayatlarından alınmış güzel âdetlerdir.

Kaynak: İslam İlmihali, Diyanet; DİA

İslam ve İhsan

MUKABELE NEDİR? MUKABELE GELENEĞİ NEREDEN GELİR?

Mukabele Nedir? Mukabele Geleneği Nereden Gelir?

MUKABELE DİNLE (HATİM 30 CÜZ)

Mukabele Dinle (hatim 30 Cüz)

RAMAZAN AYI NASIL BİR AY?

Ramazan Ayı Nasıl Bir Ay?

RAMAZAN ORUCU İLE İLGİLİ ESASLAR

Ramazan Orucu ile İlgili Esaslar

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.