Mukaddes Emanetlerin Ne Kadar Şuurundayız?
İslam dininde mukaddes sayılan eşyaların bir arada bulunduğu Topkapı Sarayı; Kutsal Emanetler Dairesi Türkiye’nin en çok ziyaret edilen müzesi unvanına sahip. Topkapı Sarayı’nı her yıl dünyanın onlarca ülkesinden din, kültür ve etnik yapıları farklı yaklaşık 3 milyon insan ziyaret ediyor. Mukaddes Emanetlere gösterilmesi gereken değer ve ehemmiyetin yeteri kadar gösterilemediğine Topkapı Sarayı ziyaretinde büyük bir üzüntü ile yakından şahit olan Middlesex Üniversitesi Sanat Yönetimi Bölümü Yüksek Lisans Öğrencisi Ömer Faruk Yeni’nin, Topkapı Sarayı’nda emanet bilincinin nasıl olması gerektiğine, hangi sorunlar yaşandığına ve emanetlerle ilgili talep ve çözüm önerilerine değindiği makalesini sizlerle paylaşıyoruz.
Yavuz Sultan Selim Han’ın Mısır’ı fethinden (1517) günümüze yaklaşık beş asırdır Topkapı Sarayı’nın kuşkuşuz en anlamlı ve güzide mekanı olarak kabul ve ziyaret edilen ‘Kutsal Emanetler Dairesi’, başta Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (sallallahu aleyhi vesellem) hırka ve sakal-ı şerîfi, Uhud Savaşı’nda kırılan dişinin saklandığı mahfaza, ayak izleri, mektupları, oku ve kılıcının ve bunlara ek olarak Hz. Musa’nın asası, Hz.Davud’un kılıcı, Hz. Yusuf’un cübbesi, ashab-ı kirâma ait kılıçlar ile Hz. Fatıma’ya ait gömlek, hırka, seccade ve sandığın sergilendiği özel bir mekân.
Başta Kur’ân-ı Kerim’e, Efendimiz Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi vesellem)’e, diğer büyük peygamberler ve sahabe efendilerimize gösterilen yüksek bir hürmet ve muhabbetin neticesi olarak ‘Topkapı Sarayı Kutsal Emanetler Dairesi’nde seçkin hâfızlar ve dahi Osmanlı Sultanları tarafından en güzel ses ve en tesirli makamlar ile yüzyıllardır devam ettirilen 24 saat Kur’ân-ı Kerim tilaveti geleneğine günümüzde de devam ediliyor.
Mukaddes Emanetlere gösterilmesi gereken değer ve ehemmiyetin yeteri kadar gösterilemediğine Topkapı Sarayı ziyaretinde büyük bir üzüntü ile yakından şahit olan Ömer Faruk Yeni, “Topkapi Sarayi; Kutsal Emanetler Dairesi’ Ve Emanet Bilincinin Gerektirdikleri” üzerine yazmış olduğu makalede Topkapı Sarayı’nda emanet bilincinin nasıl olması gerektiğine, hangi sorunlar yaşandığına ve emanetlerle ilgili talep ve çözüm önerilerine değiniyor.
“Kur’ân-ı Kerim tilaveti geleneğinin, Topkapı Sarayı’nı ziyaret eden farklı din ve kültürlere sahip milyonlarca insanın ilgi ve istifadesine sunulduğunu ümit ederken; bugün ‘Kutsal Emanetler Dairesi’nde emanet bilincine hiç yakışmayan bir ortam ve imkanlar ile karşılaşmak beni ciddi bir endişeye sevk etti." diyen Ömer Faruk Yeni, karşılaştığım bu üzücü manzaraya dair sorunları ve çözüm önerilerini şöyle açıklıyor:
TOPKAPI SARAYI MUKADDES EMANETLER DAİRESİ’NDE YAŞANAN SORUNLAR
- Yavuz Sultan Selim’in emriyle saray hâfızları tarafından Has Oda’da (Hırka-i Saadet Dairesi) icra edilmeye başlanan ve beş asra yakın zamandır mülk-ü milletin selâmeti için devam eden ’24 saat Kur’an Tilaveti Geleneği’ bugün aslına uygun olarak Has Oda’da sürdürülmemektedir. Kur’an-ı Kerim, Has Oda dışındaki Arzhane bölümünde atıl denebilecek bir odada okunmaktadır.
- Ziyaretçilere yönelik olarak; ‘Bu oda Kur’ân odasıdır, lütfen sessiz olunuz, Kur’ân-ı Kerim’i sükûnet içerisinde dinleyiniz’ gibi ziyaretçileri saygı göstermeye ve de dinlemeye teşvik edici herhangi bir ikaz yazısı bulunmamaktadır.
- Kur’ân’-ı Kerim kıraat edilen yer mukaddes emanetlerin saygınlığına yakışmamaktadır.Odadaki koyu renkli ‘Okuyucu Platformu’, içinde bulunduğu mekanın ruhuna aykırı, zevk ve estetikten mahrum, aynı zamanda kullanışlı olmaktan da uzak durumdadır. ‘Okuyucu Platformu’nun yeri ve yapısı ziyaretçilerin Hâfız’ı (okuyucuyu) ve okunan Kur’ân-ı Kerim’i izlemesini ve takip edebilmesini neredeyse imkansız kılmaktadır.
- Yerli ve yabancı ziyaretçilerin Kur’ân-ı Kerim okunan ‘Kutsal Emanetler Dairesi’ içerisinde genel ve İslami ahlak kurallarına uygun bir giyim tarzına riayet etme hususunda görevliler tarafından yeterince uyarılmadığı ve daire girişinde ziyaretçilere dağıtılan ve zaten yetersiz olan şal benzeri örtülerin ziyaretçiler tarafından usulüne uygun şekilde kullanılamadığı gözlenmektedir. Dağıtılan şalların kısa olması ve özellikle hanım ziyaretçilerin mekanın ruhuna uymayan kıyafetler ile daireye alınmaları bir uyumsuzluk,huzursuzluk ve hatta saygısızlık hissi vermektedir. Giyim konusunda gösterilmesi gereken hassasiyetin önemi hususunda düzenlenmiş bilgilendirici tabelalar eksik ve yetersizdir. Örnek olarak, Vatikan’daki Aziz Petrus Bazilikası’nın bir müze mahiyetine büründüğü âyin dışı vakitlerde dahi turistlerin kıyafetlerine ciddi uyarılar getirildiği unutulmamalıdır.
- Kutsal Emanetler Dairesi’nin genelinde ve özelde Kur’ân tilavetinin icra edildiği odada; yüksek gürültü, ses yalıtımının ve teknik sistemin yetersizliği, yankı gibi sebeplerle neredeyse Hâfız’ın ve Kur’ân-ı Kerim’in sesi duyulmamakta, gönüllere merhem olan yüce Kur’ân bu mukaddes mekanda maalesef kötü,cılız bir fon sesi mesabesine indirgenmiş görünmektedir.
- ‘Hırka-i Saadet Dairesi’ içerisinde bulunan Kur’an-ı Kerim’in okunduğu oda; adeta bir geçis odası hükmündedir.Bu oda yapı itibariyle küçük, düzgün bir aydınlatmadan ve estetik yeterlilikten yoksun, ses ve sunum imkanları bakımından zayıf durumdadır.Bu nedenlerle Kur’ân-ı Kerim tilaveti, ziyaretçilerin yoğun ilgisine rağmen muhatabına olması gerektiği şekliyle sunulamamaktadır.
- ‘Kur’ân tilaveti geleneği ve hâfızlık müessesesi’ başlığı altında hazırlanmış tarihi ve kültürel içerikli herhangi bir bilgilendirme yazısı bulunmamaktadır.
- Kur’ân-ı Kerim’in okunduğu odada ‘meal ekranı’ bulunmaktadır ve bu ‘meal ekranı’ sure ve ayet akışı bakımından Hâfız’ın okuyuşu ile uyum içerisinde değildir.Hâfız başka okumakta ve ‘meal ekranı’ başka söylemektedir. ‘Meal ekranı’ yalnızca türkçe meal imkanı sunmaktadır. Dil çeşitliliği sağlanmamıştır.
- Kur’ân-ı Kerim’in okunduğu odadaki bilgilendirici ekranlar, ilgi çekici olmaktan uzak, sayıları yetersiz ve mekan tasarımına uyumsuz bir halde durmaktadır. Ziyaretçilerin Kur’an-ı Kerim’le etkileşim sağlayabilmesini amaçlayan bu ekranlar maksadının çok uzağında kalmış durumdadır.
- Kur’ân-ı Kerim’in okunduğu odada Hâfızlar; basit, göz zevkine uygun olmayan bir cübbe giymektedir ve mekanın tarihi birikimine uygun estetik değeri olan kıyafetler kullanılmamaktadır.
TOPKAPI SARAYI MUKADDES EMANETLER DAİRESİ’NDE YAŞANAN SORUNLARLA İLGİLİ TALEP VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
- ‘Kutsal Emanetler Dairesi’nde, Kur’ân’ın üzerinde okunacağı platform, ziyaretçilerin açıklıkla Hâfız’ı ve Kur’ân’ı görebilecekleri, mekanın genel mimarı üslubuyla da uyumlu bir şekilde yeniden dizayn edilmelidir. Ayrıca okuyucuların kullanımı için özgün geleneksel kostümler temin edilmeli ve bu kostümler içerisinde Kur’ân tilaveti yapılarak ziyaretçilerin istifadesine sunulmalıdır.
- Kur’ân-ı Kerim tilaveti; ‘Kutsal Emanetler Dairesi’nin en önemli emaneti ve yaşayan mirası olarak, aslına uygun bir şekilde yeniden ‘Has Oda’ içerisinde icra edilmelidir. Çoğu yabancı milyonlarca misafirin hayatında ilk kez canlı olarak Kur’an-ı Kerim’le tanışma ve onu canlı olarak dinleme fırsatını bu mekanda yakaladığı dikkatle düşünülmeli ve ziyaretçilere gerçek manada bir Kur’ân ziyafetinin sunulabileceği ortam ve imkanlar sağlanmalıdır.
- ‘Kutsal Emanetler Dairesi’ genelinde ve Kur’an’ın içerisinde yeniden okunacağı ‘Has Oda’ özelinde ses yalıtımı ve teknik yeterlilikler tamamıyla güçlendirilmelidir. Mukaddes Emanetler ziyareti süresince yerli ve yabancı ziyaretçilerin Kur’ân-ı Kerim’i gürültüsüz ve kulağa hoş gelen bir ses düzeyinde her odadan rahatlıkla dinleyebilecekleri bir ses sistemi kurulmalıdır.
- Kur’ân-ı Kerim’e, Hz. Peygamber’e ve tüm mukaddes emanetlere gösterilmesi gereken saygı ve hürmetin pratikte nasıl olması gerektiği belirtilmeli ve mekanda gereken sükûnetin sağlanabilmesine ilişkin izah edici bilgilendirme ekranları bulundurulmalıdır. (Bir tavsiye: “Fe iza kurielkur’anu festemi’uleh ve ensitu leallekum turhamun” ayeti. Kuran okunduğu zaman susun ve dinleyin. Umulur ki rahmet edilenlerden olursunuz. Birkaç dilde yazılıp asılabilir.) Mekanda bulunan görevliler konuyla ilgili eğitilmeli ve bilgilendirilerek en uygun ortam hareketliliği sağlanmalıdır.
- Ziyaretçilerin ziyarete uygun giyimi için gerekli kıyafetler temin edilmelidir (etek, fistan, başörtüsü vs.). Bu kıyafetlerin ziyaret süresince nasıl kullanılması gerektiğine ilişkin bilgilendirici bir film ya da pano hazırlanmalıdır.
- Ziyaret çıkışında ziyaretçilerin sorularına cevap alabilecekleri irşad birimleri oluşturulmalıdır. ‘Kur’an, tilavet ve Mukaddes Emanetler nedir? Neden önemli ve değerlidir? Tarihteki ve günümüzdeki yeri ve anlamı nedir?’ gibi sorular cevaplarıyla birlikte görsel ve yazılı broşürler halinde ziyaretçilerin istifadesine sunulmalıdır.
- Ziyaretçilerin Mukaddes Emanetler, Kur’ân tilaveti ve hafızlığa ilişkin fikirlerinin alınabilmesine için değerlendirme ve anket formları,sosyal ve dijital medya uygulamaları hayata geçirilmelidir.
MUKADDES EMANTELERE NASIL SAHİP ÇIKMALIYIZ?
Tüm bu çözüm önerileri ve etkin tasarım uygulamaları, Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğü başta olmak üzere, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, tarihçi, müzisyen, mimar, sanat yöneticileri ve ilgili diğer kişi ve kuruluşlardan oluşturulacak bir komisyon tarafından değerlendirilip en erken zamanda ve en uygun şekilde hayata geçirildiğinde;
Aziz ve kadim bir millet olarak yüzyıllardır olduğu gibi mukaddes emanetlere ilişkin emanet bilincinin icap ettirdiği sorumluluğu yerine getirilmiş olacak. Her yıl bu güzide mekanı ziyarete gelen milyonlarca dünya insanıyla, İslam medeniyetinin en değerli miraslarından olan mukaddes emanetler ve Kur’ân-ı Kerim tilaveti geleneğinin eşsiz güzelliğini paylaşarak, çağımızdaki ‘mukaddesten arınmışlık’ sorununun çözümüne mukaddesin en doğru temsili ile katkı sağlanmış olacak.
Bu metni hazırlayıp sizlere sunmamızdaki temel maksat, yüce dinimiz, peygamberimiz ve kitabımız Kur’an-ı Kerim’e olan ilgi ve muhabbetin artmasına engel teşkil eden unsurların bir an evvel ortadan kaldırılması. Aynı şekilde ilgili mekanın aslına uygun şekilde yeniden tasarlanmasına mütevazi bir katkı sunmaktır.
Kaynak: Ömer Faruk Yeni, İslamveihsan.com