Mukavemet Nedir? Mukavemet Ne Demek?

Mukavemet: Bir gücün tesirine karşı koyan güç, direnç. Karşı durma, direnme, karşı tarafın irâdesine boyun eğmeme gibi anlamlara gelmektedir.

MUKAVEMET KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Sadece kötülerden kaçmak yetmez. İsâbetli bir yere sığınmadıkça bu kötülüklerden kurtulmaya imkân yoktur. Böyle bir kapıya ulaştığın zaman orada sırf boğaz tokluğuna bile bulunmaya râzı olmalısın. O şerli insanlar gelip seni bulurlarsa, onların tehditlerine mukâvemet et. Seni dövseler de sövseler de aldırma. Bu uğurda katlanacağın sıkıntıların ve göstereceğin mukâvemetin, Allâh’ın mükâfâtını îcâb ettireceğini düşünerek bunlara râzı olmalısın. Nihâyet seni polise ihbâr etmekle tehdîd edebilirler. Hapis hayatını bile onlarla beraber olmaya tercih ettiğini söylediğine göre, bu tehdide de kolayca mukâvemet edebilirsin.

*****

Fakültede birtakım zengin ve görgülü âilelerin çocuklarıyla tanıştım. Onlarla evlerde âlem yapmaya başlamıştık. Onların çoğu uyuşturucu kullanıyordu. Ben de başlangıçta mukâvemet edip reddetmeme rağmen, belli bir zaman sonra buna alıştım. Uyuşturucuyu alıp hayâle dalmak hoşuma gidiyordu. Öyle oldu ki, bu zehire bağımlı hâle geldim.

*****

Sabır, irâde ve nefsânî arzulara mukâvemet gibi hâllerin takviyesiyle ahlâkı olgunlaştıran diğer bir ibâdet de oruçtur.

*****

Bir hizmet insanı da, karşılaştığı tehlike ve güçlükler karşısında yılmamalı, bilâkis çetin şartlar altında bulunmaktan dolayı mukāvemeti artmalı, daha da kuvvet bulmalıdır.

*****

Rûhunun mukâvemeti, aştığın engeller nisbetinde artar.

*****

İnsanların, aştıkları engeller nisbetinde rûhen mukâvemetleri artar. Hak Teâlâ bu sebeple en çok peygamberleri çile çemberinden geçirerek insanlığa nümûne kılmıştır.”

*****

Bir avuç sahâbî ile çekirge sürüleri gibi kalabalık olan düşmana karşı büyük bir mukâvemet gösterdi.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.