Mülk Suresi 5. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Mülk Suresi 5. ayeti ne anlatıyor? Mülk Suresi 5. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Mülk Suresi 5. Ayetinin Arapçası:

وَلَقَدْ زَيَّنَّا السَّمَٓاءَ الدُّنْيَا بِمَصَاب۪يحَ وَجَعَلْنَاهَا رُجُومًا لِلشَّيَاط۪ينِ وَاَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَابَ السَّع۪يرِ

Mülk Suresi 5. Ayetinin Meali (Anlamı):

Biz yere en yakın olan göğü kandillerle süsledik. O kandilleri şeytanlara atılan birer mermi yaptık; onlara bir de alevli ateş azabı hazırladık.

Mülk Suresi 5. Ayetinin Tefsiri:

Yere en yakın gök, yıldız ve gezegenlerini çıplak gözle görebildiğimiz gökyüzüdür. Onun ötesi ancak teleskop ve benzeri aletler yardımıyla görülebilir. Daha ötesi ise aletler vasıtasıyla da görülemez. Günümüzde elde edilen bilgiler, uzayın son derece geniş olduğu yönündedir. Öyle ki, yaratılalı milyarca yıl olmakla birlikte ve saniyede üç yüz bin kilometre hız yaptığı halde henüz ışığı bize ulaşamayan yıldızlardan bahsedilir. Yaklaşık iki yüz milyar galaksi ve her galakside de yine yaklaşık yüz elli-iki yüz milyar yıldızdan söz edilir. Tek kelimeyle, bunlar ilâhî kudretin akılları donduran, gönülleri kendine hayran bırakan izahı imkânsız eşsiz bir tecellisidir. Yere en yakın gök, Samanyolu galaksisidir. Çıplak gözle baktığımızda orada her biri kandil gibi yanan yıldızlar vardır. Yıldızların her biri güneş gibi ısısı ve ışığı olan gök cisimleridir. Güneşin yüzey sıcaklığı 6000 santigrat derece, Chromosphere’de 10.000 santigrat derece, Corona’da 1 veya 2 milyon santigrat dereceye ulaşıyor. Merkezinde ise tahmin edilen sıcaklık 20 milyon santigrat dereceye varıyor.

Yıldızların şeytanlar için mermi yapılmasına gelince, bu durum, Arapların çok ehemmiyet verdikleri kehânetin aslının olmadığını, tamamen yalana dayandığını bildirir. Çünkü kâhinlerin irtibat halinde oldukları şeytanların meleklerden gaybe ait herhangi bir bilgi alma imkânlarının olmadığını haber vermektedir. Ayrıca Kur’ân-ı Kerîm’in de, şeytanların müdahalesi olmadan emin yollarla Peygamberimiz (s.a.s.)’in kalb-i pâkine ulaştığı gerçeği hatırlatılmış olur. (bk. Hicr 15/16-18; Saffât 37/6-10)

Bütün bu gerçeklere rağmen küfürde direnenleri korkunç bir âkibet beklemektedir:

Mülk Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Mülk Suresi 5. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.