Mülk Sûresinden Mesajlar

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu haftaki cuma hutbesi “Mülk Sûresinden Mesajlar” başlığıyla yayınlandı.

“Mülk Sûresinden Mesajlar” başlığıyla yayınlanan bu haftaki cuma hutbesinde, Mülk sûresinde bildirilen mesajlara yer verildi.

Hutbede, Mülk sûresinde Allah’ın her şeyin sahibi olduğu, her şeyi bildiği, kullarını Dünya’da imtihan ettiği ve mükâfatını ahirette vereceği, insana sonsuz nimetler bahşettiği bildirildi.

26.01.2024 tarihli cuma hutbesi...

MÜLK SÛRESİNDEN MESAJLAR

Muhterem Müslümanlar!

Bu haftaki hutbemizde Kur’an-ı Kerim’in altmış yedinci sûresi olan, “Tebâreke” diye bildiğimiz Mülk sûresinden bahsedeceğiz. Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in uyumadan önce okumayı adet edindiği[1] bu sûrenin mesajlarını yeniden hatırlayacağız.

Aziz Müminler!

Mülk sûresi, yerlerin, göklerin ve bütün yaratılmışların yegâne sahibinin Allah Teâlâ olduğunu haber veren bir fermandır. Cenâb-ı Hak bu sûrenin ilk ayetinde “Mülkü, hükümrânlığı elinde bulunduran Allah ne yücedir. O’nun her şeye gücü yeter.”[2] buyurmaktadır. Rabbimiz, Mâlikü’l-mülk’tür; mülkü dilediğine verir, dilediğinden alır. O, mutlak kudret sahibidir. Bize düşen, Rabbimizin kudretine teslim olmaktır. O’nun yardımına, rahmetine ve affına her daim muhtaç olduğumuz bilinciyle bir ömür sürmektir.

Kıymetli Müslümanlar!

Mülk sûresi, fâni dünyanın imtihan yurdu olduğunu bildiren bir beyandır. Sûrenin ikinci ayetinde şöyle buyrulmaktadır: “Allah, hanginizin işini daha güzel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.”[3] Ayetten anlaşıldığı üzere bu dünyaya gelişimiz de vademiz dolduğunda bu dünyadan ayrılışımız da imtihanın gereğidir. Sağlık da hastalık da bir imtihandır. Sevinçler de üzüntüler de bir imtihandır. Mühim olan, bütün bu imtihanları iman, bilinç ve metanetle aşabilmektir.

Değerli Müminler!

Mülk sûresi, kâinatın yaratılışının ve eşsiz bir denge üzerine işleyişinin Rabbimizin varlığına ve birliğine işaret ettiğini öğretmektedir. Rabbimizin çağrısına kulak vermeyen inkârcıları çetin bir azapla uyarmaktadır. Bugün Müslümanları katleden, onları aç ve susuz bırakan inkârcılar da dünyada zilletten, ahirette cehennemden kurtulamayacaklardır. Onların mahşer günü büyük bir pişmanlık içinde söyleyecekleri tek söz, “Keşke hakikate kulak verip aklımızı başımıza alsaydık” olacaktır. Ancak Rabbimiz, kıyamet günü onlarla konuşmayacak, onların yüzlerine bakmayacak, onları temize çıkarmayacak ve elem verici ebedi bir azaba mahkûm edecektir.

Aziz Müslümanlar!

Mülk sûresi aynı zamanda müminler için Allah katında büyük bir mükâfat olduğunu müjdelemektedir. Bu müjdeye nail olmak isteyen müminler, Allah’tan hakkıyla sakınırlar. O’nun emirlerine hakkıyla riayet ederler, yasaklarından hakkıyla kaçınırlar ve İslam ahlakını kuşanırlar. O müminler ki, mazlumların çığlıklarına seyirci kalamazlar. Bir yandan savaş, diğer yandan açlıkla mücadele eden başta Gazze halkı olmak üzere tüm mazlumların maruz kaldığı zulme karşı meşru tepkilerini ortaya koyarlar. Zalimleri engelleyecek kadar boykotu büyütürler. Dualarını müminlerden eksik etmezler.

Aziz Müslümanlar!

Mülk sûresi, gizlesek de söylesek de bütün sözlerimizi, kalbimizden geçenlerin tamamını Allah’ın bildiğini haber vermektedir. Bize düşen, elimizi, dilimizi, zihnimizi ve gönlümüzü Rabbimizin razı olacağı yollarda kullanabilmektir. Her türlü kötülükten uzak durmak, iyiliği ve hayrı yeryüzüne yaymak, kendimizi hesap gününe hazırlamaktır.

Mülk sûresi, Allah’ın bize bahşettiği sonsuz nimetlerini de hatırlatmaktadır. O, yeryüzünü bizler için yaşanılır kılmıştır. Yediğimiz her lokmayı, içtiğimiz her damla suyu bize O lütfetmiştir. Hakkı idrak edebilmemiz için kalbimizi, hakikati görebilmemiz için gözümüzü, doğruyu işitebilmemiz için kulağımızı bize O emanet etmiştir. Bize düşen, Rabbimizin bütün nimetlerine hakkıyla şükredebilmektir.

Ne mutlu, Mülk sûresinin mesajlarını hayatına yansıtanlara. Ne mutlu, Rabbimizin istediği bir mümin olabilmek için gayret gösterenlere. Ne mutlu, işini en güzel ve en doğru şekilde yaparak Allah’ın rızasını kazananlara.

Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu duasıyla bitiriyorum: Allah’ım! Senin kudretinle sabaha çıktık, senin kudretinle akşamladık. Senin kudretinle yaşar, senin kudretinle ölürüz. Dönüşümüz de ancak sanadır.”[4]

Dipnotlar:

[1] Tirmîzi, Fedâilü’l Kur’an, 9. [2] Mülk, 67/1. [3] Mülk, 67/2. [4] Tirmizî, Deavât, 13.

Kaynak: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İslam ve İhsan

MÜLK SÛRESİNDE DÜŞÜNDÜREN SORULAR

Mülk Sûresinde Düşündüren Sorular

TEBAREKE (MÜLK) SURESİ ARAPÇA TÜRKÇE OKUNUŞU VE MEALİ

Tebareke (Mülk) Suresi Arapça Türkçe Okunuşu ve Meali

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.