Mü’min Olmak Neyi Gerektirir?
Mü’min olmak neyi gerektirir? Mü’min olmanın mesûliyeti şudur...
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim.
"Dünya ve ahiret hakkında (lehinize olan davranışları düşünün ve ona göre hareket edin). Sana yetimler hakkında soruyorlar. De ki: Onları iyi yetiştirmek (yüz üstü bırakmaktan) daha hayırlıdır. Eğer onlarla birlikte yaşarsanız, (unutmayın ki) onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah, işleri bozanla düzelteni bilir. Eğer Allah dileseydi, sizi de zahmet ve meşakkate sokardı. Çünkü Allah güçlüdür, hakîmdir." (Bakara, 220)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Eğer kalbinin yumuşamasını istiyorsan fakiri doyur, yetimin başını okşa!” (Ahmed b. Hanbel, II, 263, 387)
MÜMİN OLMAK NEYİ GEREKTİRİR?
Her toplumda olduğu gibi bizde de çok sayıda yetim vardır. Nice yetimler, ellerinden tutacak, kendilerini hayatın zor ve katı şartlarına alıştıracak rehberleri olmadığı için ezilmişler, itilip kakılmışlar ve adeta kötü insan olmaya zorlanmışlardır. Efendimiz (sav) hadislerinde bizleri bu durumdan şöyle sakındırıyor:
“Müslüman içinde en hayırlı ev, kendisine iyilik yapılan bir yetimin bulunduğu evdir. Müslümanlar içinde en kötü ev de kendisine kötülük yapılan bir yetimin bulunduğu evdir.” (İbn-i Mâce, Edeb, 6)
Hâsılı, bu yavrulara sahip çıkmak, toplumun bir açığını kapamak, bir yarasını sarmak, kısacası mü’min olmanın mesûliyetini yerine getirmek demektir. Hayatın zorluklarının bir yetimi ezmesine mani olanlar, şu hadîs-i şerîfin va’dettiği hesapsız mükâfatı elde ederler:
“Bir kimse sırf Allah rızâsı için bir yetimin başını okşarsa, elinin dokunduğu her saç teline karşılık ona sevap vardır…” (Ahmed b. Hanbel, V, 250)
Her saç teline karşılık bir sevap, ne büyük mükâfattır! Şu halde yüreğinden kopup gelen derin bir şefkat duygusuyla bir yetimi kucaklayıp bağrına basan, ona yalnızlığını ve yetimliğini unutturmaya çalışan bir kimse, ilâhî rahmet sağanağı altında yıkanmış ve günahlarından arınmış olmaktadır. (Yrd. Doç. Dr. Mustafa Öztürk, Efendimiz’den Ahlâk Ölçüleri, Erkam Yay.)
YORUMLAR