Mü'min Suresi 65. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Mü'min Suresi 65. ayeti ne anlatıyor? Mü'min Suresi 65. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Mü'min Suresi 65. Ayetinin Arapçası:

هُوَ الْحَيُّ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ فَادْعُوهُ مُخْلِص۪ينَ لَهُ الدّ۪ينَۜ اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ

Mü'min Suresi 65. Ayetinin Meali (Anlamı):

O ezelî ve ebedî hayat sahibidir. O’ndan başka ilâh yoktur. Öyleyse her türlü şirk ve gösterişten uzak durup ibâdet ve taati yalnız Allah’a has kılarak O’na yalvarın! Bütün övgüler ve yücelikler Âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.

Mü'min Suresi 65. Ayetinin Tefsiri:

Âyetlerin veriği mesajı hülasa etmek gerekirse:

    İstirahatimiz için gelen gece ve çalışıp maişetimizi kazanabilmemiz için aydınlık bir şekilde gelen gündüz. Bunları aksatmadan peş peşe getiren ve götüren kim?

    Kâinatta ne varsa hepsini yoktan yaratan ve devam ettiren kim?

    Uzayın boşluğunda küçücük bir bilye gibi dönen yeryüzünü dağları, ovaları, nehirleri ve denizleriyle üzerinde rahatlıkla yaşayabileceğimiz istikrarlı bir mekân haline getiren kim?

    Yeryüzünü bir kılıf gibi saran, uzaydan gelen ışınları süzerek onları canlılara faydalı hâle getiren göğü binâ eden kim?

    Anne rahminde gözle görülmeyecek kadar küçücük bir nutfe, sonra belli belirsiz bir çiğnem et parçası olan cenini biçimlendiren; bir tek hücreden çeşitli karakterde hücreler üretip el, ayak, göz, kulak, kalp, mide, akciğer, karaciğer gibi iç ve dış azaları, milyarlarla, trilyonlarla ölçülen sinir ağlarını gayet maharetle birbirine bağlayıp düşünce ve duyular sistemini kuran; her canlıyı kendine has karakter ve şekliyle yaratan, onlar arasında insana gerçekten en güzel şekli ve kıvamı veren, insanları en güzel, helâl ve hoş rızklarla besleyen kim?

    Ezelî ve ebedî diri olan, hiçbir zaman ölmeyen ve bütün canlıların hayat kaynağı olan kim?

Bütün bu soruların tek cevabı var: Allah Teâlâ! İşte bizim Rabbimiz O’dur. O’ndan başka ilâh yoktur ve ihlasla yalnızca O’na kulluk edilmelidir.

Buna göre, Allah’ın emirlerini yerine getirme hususunda taviz isteyen inkârcılara cevap olmak üzere:

Mü'min Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Mü'min Suresi 65. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.