Mü'minde Kötü Söz ve Davranış Olmaz!

Müslüman kötü söz söyler veya kötü davranışta bulunur mu?

Allah Te­âlâ, mü’min­le­rin bir­bir­le­ri­ne kar­şı besledikleri kar­deş­lik ve mu­hab­bet duy­gu­la­rı­nı ze­de­leyen alay etme, gıy­bet, ayıp ve ku­sur araş­tır­ma, sû-i zan bes­le­me gi­bi kö­tü va­sıf­la­rı ha­ram kıl­mış­tır.

“...Bir­bi­ri­ni­zin su­çu­nu araş­tır­ma­yın; kim­se kim­se­yi çe­kiş­tir­me­sin (de­di­ko­du yap­ma­sın); han­gi­niz ölü kar­de­şi­nin eti­ni ye­mek­ten hoş­la­nır? On­dan tik­sin­di­niz (de­ğil mi?)...” (el-Hu­cu­rat, 12)

“İn­san­la­rı ar­ka­dan çe­kiş­ti­rip kaş-göz ha­re­ket­le­riy­le alay eden­le­rin ve mal top­la­yıp onu tek­rar tek­rar sa­yan­la­rın (yani ne­re­de ka­zan­dı­ğı­nı ve ne­re­ye sarf ede­ce­ği­ni dü­şün­me­yip ser­ve­ti­ni ken­di­si için bir övün­me ve üs­tün­lük ve­sî­le­si ya­pan­la­rın) vay hâ­li­ne!” (el-Hü­me­ze, 1-2)

Bu­na gö­re; ge­rek el ile ge­rekse dil ile mad­de­ten ve­ya mâ­nen in­san­la­rı in­cit­me­yi ve on­la­rın gö­nül­le­ri­ni ya­ra­la­ma­yı âdet edin­miş de­di­ko­du­cu kim­se­le­r, ce­hen­nem uçu­ru­mun­da, Veyl de­re­sin­de ve hüs­rân için­de kah­rol­ma­ya mah­kûm­dur­lar.

Böy­lesine hazin bir âkı­bet­ten mu­hâ­fa­za için İs­lâm, mü’min gö­nül­le­rin, af­fe­di­ci ve ka­ba­hat ör­tü­cü ol­ma­la­rı­nı, birbirleri için dâimâ hakkı ve hayrı dilemelerini, hat­tâ bir­bir­le­ri­ne duâ et­me­le­ri­ni teş­vik et­miş­tir.

MÜSLÜMAN MÜSLÜMANIN KARDEŞİDİR

Allah Ra­sû­lü sallâllâhu aleyhi ve sellem ha­dîs-i şe­rî­flerinde şöy­le bu­yu­rur:

“Birbirinizle hasetleşmeyiniz. Almayacağınız bir malın fiyatını müşteri kızıştırmak için artırmayınız. Birbirinize kin ve nefret beslemeyiniz. Birbirinize darılıp yüz çevirmeyiniz. Birinizin satışı üzerine başka biriniz satış yapmasın. Ey Allâh’ın kulları, böylelikle kardeş olunuz. Müslüman, müslümanın kardeşidir. Ona zulüm ve haksızlık yapmaz, onu yardımsız bırakmaz ve hakir görmez. -Peygamber Efendimiz üç defa göğsüne işaret ederek buyurdular ki- Takvâ işte buradadır. Müslüman kardeşini hor ve hakir görmesi, bir kimseye şer olarak yeter. Her müslümanın kanı, malı ve ırzı, başka müslümana haramdır.” (Müslim, Birr, 32)

“Mü’min; in­san­la­rı kö­tü­le­yen, lâ­net­le­yen, kö­tü söz ve çir­kin dav­ra­nış ser­gi­le­yen kim­se de­ğil­dir.” (Tir­mi­zî, Birr, 48)

Hü­lâ­sa, hiz­met eh­li, bir­bi­ri­ne kar­şı kin, ha­set ve bu­rû­det (so­ğuk­luk) gi­bi, hiz­me­tin fe­yz ve heyeca­nı­nı gi­de­re­cek men­fî duy­gu­lar­dan arın­ma­lı, gö­nül­le­re in­şi­rah ve­ren ve on­la­rı ol­gun­laş­tı­ran mu­hab­be­tin fe­yiz­li ze­mî­nin­den na­sib­dâr ol­ma­lı­dır.

Hadîs-i şerîfte buyrulur:

“Fazîletlerin en üstünü; seninle alâkasını kesene gitmen, onunla akrabâlık bağlarını devam ettirmen, sana vermeyene vermen, sana hakâret edeni affedip, yaptığı kötülükleri unutmandır.” (Bkz. Ahmed, III, 438; Hâkim, no: 7285)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hizmet, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

“OLGUN MÜMİN YERİCİ, LANETÇİ, KÖTÜ İŞ VE KÖTÜ SÖZ SAHİBİ OLAMAZ” HADİSİ

“Olgun Mümin Yerici, Lanetçi, Kötü İş ve Kötü Söz Sahibi Olamaz” Hadisi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.