Müminin Feraseti
Aldanmak, bir ahmaklık alâmetidir. O da bir müslümana yakışmaz. İnsanlığa rehber peygamberler, «sıdk / doğruluk» ve «fetânet / akıllılık» ile muttasıftırlar. Onların izinden giden bir müslüman da, akıllı ve uyanık olmaya mecburdur.
Şer‘-i şerîfe muhalif olduğu gün gibi âşikâr olan söz ve davranışlara, emir ve tâlimatlara teslîmiyet gösterilemez. İslâmî kaide şudur:
“Allâh’a isyan husûsunda mahlûka itâat yoktur.” (Müslim, İmâret, 39)
Müslümanların dînî duyguları, devrimizde birtakım art niyetli insanlar tarafından istismâr edilmektir. Bu da, istikametten ayrılmayan hak ve hakikat yollarına, nâdanların dilinde ta‘n / kınama sebebi olmaktadır.
Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Vedâ Hutbesi’nde; ümmetine, bizleri dalâletten, sapıtmaktan koruyucu iki emânet bıraktığını bildirir: «Kur’ân ve Sünnet».