Müminler Hangi Konuda Yardımlaşamaz?
Âyet-i kerîmede buyrulur: “…İyilik ve takvâda yardımlaşın, günah ve düşmanlıkta yardımlaşmayın!..” (el-Mâide, 2) Demek ki iyilik ve takvâda bir araya gelip yardımlaşmak, hayrı çoğaltan bir “cemaat” olabilmek ne kadar makbulse; kötülük ve düşmanlıkta birleşip şerri çoğaltan bir “örgüt/fırka” olmak da o kadar merduttur.
Mü’minlerin birbirlerine yardım ederek hayırda yarışmaları, İslâm kardeşliğinin temellerini teşkil eder.
Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:
“…İyilik ve takvâ üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın!..” (el-Mâide, 2)
Mü’minler olarak hem kendimiz hayır işlerine koşmalı, hem de kıskançlık ve haset gibi kötü duyguları bir kenara bırakarak din kardeşlerimizin de hayır yolunda mesâfe almaları için yardımcı olmalı, yol göstermeliyiz.
Cenâb-ı Hak buyurur:
“…Hayır işlerinde yarışınız!..” (el-Bakara, 148)“
Rabbinizin mağfiretine ve takvâ sahipleri için hazırlanmış olan göklerle yer genişliğindeki Cennet’e koşun!”
(Âl-i İmrân, 133)
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurur:
“İnsanlardan öyleleri vardır ki onlar hayra anahtar, şerre de kilittirler. Öyleleri de vardır ki şerre anahtar, hayra kilittirler. Allâh’ın, ellerine hayrın anahtarlarını verdiği kimselere ne mutlu! Allâh’ın, şerrin anahtarlarını ellerine verdiği kimselere de yazıklar olsun!” (İbn-i Mâce, Mukaddime, 19)
Diğer taraftan mü’minler, birbirlerini edepli ve ahlâklı olmaya da teşvik etmelidirler. Bir mü’min, din kardeşinde bir hatâ gördüğünde, ona yumuşak bir üslûp ve münâsip bir lisân ile nasihat edip hatâsını düzeltmesine yardımcı olmalıdır.
İmâm Şâfiî -rahmetullâhi aleyh- ne güzel buyurur: “Eğer kardeşine gizlice ve güzellikle nasihat edersen,
hakikaten nasihat etmiş olursun. Eğer herkesin içinde dikkatsizce konuşursan, onu yıkmış olursun veya arsız edersin.”
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Sohbet ve Âdâbı, Erkam Yayınları