Mü’minlere İstikâmet Veren Levhâlar
Mü’min, mükelleftir. Yani, mes’ûliyet hissi içerisinde hayat sürmek durumundadır.
Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Nihayet o gün (dünyada yararlandığınız) nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz.” (Tekâsür, 8)
Rasûlullah (sav) buyurdular: “Kıyâmette insana sorulacak ilk dört sualden biri şudur: «Malını nereden kazandın, nereye harcadın?»” (Tirmizî, Kıyâmet, 1)
Mükellefin, yani ilâhî sorumluluk altındaki kulun, her amel ve davranışının bir hükmü ve neticesi vardır: Farz, sünnet, müstehap, haram, mekruh, şüpheli, mubah, helâl… şeklinde. Kur’ân ve sünnetin tayin ettiği bu hükümler, bir mü’minin hayatına istikamet veren levhalar mesâbesindedir.
Bu levhaları gözeten, hayatını ilâhî îkaz ve işaretlerle yaşayanlar; yolun sonunda Allâh’ın izniyle ebedî rahmete, cennete vâsıl olurlar. Bu îkazlardan gaflete düşen, hırs ve tamaha düşerek ilâhî talimatları görmezden gelenler ise; dünya hayatında trafik kurallarını hiçe sayanların can ve mal kaybına yol açan kazalara uğradıkları gibi, dünyada da âhirette de en büyük ziyana düşerler.
ALTTA KALANIN CANI ÇIKSIN!
Bilhassa içinde bulunduğumuz âhirzamanda; hevâ ve heveslerinin zebûnu olmuş nâdanların ortaya attığı; «Bırakınız yapsın! Bırakınız geçsin!» sözüyle hulâsa edilen, özü itibarıyla; «Altta kalanın canı çıksın!» acımasızlığının mahsulü olan gaflet ve zulüm cereyanları içinde, insanoğlu âdetâ hayvanat gibi hudutsuz, hesapsız bir hürriyet ile yaşamaya çağrılmakta…
İnsanoğluna; «Dilediğin gibi kazan, dilediğin gibi harca!» denilmekte…
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi Ocak 2011
YORUMLAR