Müminleri Birbirine Düşüren Düşman
Müminleri birbirine düşüren düşman kimdir? Müslümanların toplumsal ilişkileri için Kuran ve Sünnet ne diyor? Ayet müminleri nasıl uyarıyor? İşte cevapları...
Allah Teâlâ, mü’minler arasında da cidal istemiyor. Hacda da «cidal: Çekişme» bilhassa yasaklanıyor ve bu kardeşliğin ömre yayılması arzu ediliyor.
MÜMİNLERİ BİRBİRİNE DÜŞÜREN DÜŞMAN
Çünkü şeytan; mü’minler arasında cidâli ve çekişmeyi yayarak, fitne ve fesâda sebebiyet vermek ister. Âyet-i kerimede; şeytanın mü’minlerin arasını bozmaya çalışacağı bildirilerek, bilhassa bu sahada yalan, çirkin ve yaralayıcı sözlerin tesirine dikkat çekilmektedir:
“Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler. Sonra şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır.” (el-İsrâ, 53)
Cenâb-ı Hak; îkaz ediyor.
Çünkü;
Şeytan, îman kardeşleri arasına, gıybet/dedikodu, nemîme/söz taşıma gibi günahlarla fitne sokar.
Temsîlî olarak anlatılır ki:
Sâlih bir zât, bir gün şeytanı iki elinde iki şişe ile görmüş. Bu şişelerde ne olduğunu sormuş. Şeytan da demiş ki:
“Bunların birinde bal, diğerinde de kül vardır.
Balı gıybet yapanların ağızlarına sürüyorum ki, daha çok gıybet etsinler.
Külü de yetim ve fakir olanların yüzlerine sürüyorum ki, çirkin gözüksünler de merhamet sahipleri onlara yardım etmesin!”
Bu kıssanın hissesi şudur:
Şeytanın vesveselerine kapılmış bir gafile; en ağır ve çirkin günahlar dahî, bir mûsıkî gibi hoş gelmeye başlar.
Gıybet; bir kişinin, kardeşini gıyâbında bir ayıbıyla istihkâr ederek, kendi benliğini öne çıkarması demektir.
Sâdî-i Şîrâzî babasının bu hakikati kendisine nasıl öğrettiğini şöyle anlatır:
“Çok iyi hatırlıyorum. Çocukluğumda da ibâdetlere çok düşkündüm. Geceleri kalkar, ibâdetle meşgul olurdum. Bir gece babamın yanında oturuyordum. Bütün gece gözümü yummamış, Kur’ân-ı Kerîm’i elimden bırakmamıştım. Bazı kimseler ise etrafımızda uyuyorlardı. Babama;
«–Şunların bir tanesi bile başını kaldırıp iki rekât teheccüd namazı kılmıyor; sanki ölü gibi uyuyorlar.» dedim.
Bu sözüm üzerine babam kaşlarını çattı ve;
«–Oğlum! Başkalarının dedikodusunu edeceğine, keşke sen de onlar gibi uyusaydın!» karşılığını verdi.”
Yani babası, Sâdî’ye âdetâ şu dersi veriyordu:
“–Senin hor gördüklerin, seher vaktinin feyiz ve rahmetinden mahrum kalsalar da onlara Kirâmen Kâtibîn melekleri menfî bir şey yazmıyor. Senin amel defterine ise, din kardeşlerini küçük görme ve gıybet günahı yazıldı…”
Şakîk-i Belhî Hazretleri’nin verdiği şu dersi tatbik etmek gereklidir:
“İnsanların birbirine düşman olup birbirlerini öldürdüklerini gördüm. Allah Teâlâ’nın;
«Elbette şeytan sizin düşmanınızdır. Onu düşman tanıyın!» (Fâtır, 5) âyet-i celîlesini düşündüm ve asıl düşmanın şeytan olduğunu anlayınca, yalnız onu düşman tanıdım ve hiçbir müslüman kimseye adâvette bulunmadım.”
Cenâb-ı Hak ne güzel buyurur:
“…Siz (gerçek) mü’minler iseniz Allah’tan korkun, (mü’min kardeşleriniz ile) aranızı düzeltin, Allah ve Rasûlü’ne itaat edin.” (el-Enfâl, 1)
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2018 Ay: Kasım, Sayı: 165