Mü'minûn Suresi 3. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Mü'minûn Suresi 3. ayeti ne anlatıyor? Mü'minûn Suresi 3. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Mü'minûn Suresi 3. Ayetinin Arapçası:
وَالَّذ۪ينَ هُمْ عَنِ اللَّغْوِ مُعْرِضُونَۙ
Mü'minûn Suresi 3. Ayetinin Meali (Anlamı):
Onlar her türlü boş söz ve faydasız işlerden yüz çevirirler.
Mü'minûn Suresi 3. Ayetinin Tefsiri:
Mümin
her an omuzlarında sorumluluğunun yükünü hisseden kişidir. Dünya onun için bir
imtihan yeri ve hayat da bu imtihan için ayrılmış sınırlı bir süredir. Tüm
zihni, bedeni ve ruhuyla imtihan kağıdına eğilen bir öğrenci gibi, bu duygu da
mümini tüm hayatı boyunca ciddi bir sorumluluk duygusu içinde davranmaya
yöneltir. İmtihan salonundaki öğrenci her anının geleceği için ne kadar önemli
ve etkili olduğunun nasıl bilincindeyse ve bu bilinçle en küçük bir anını bile
boşa harcamak eğilimi göstermezse, aynı şekilde mümin de hayatının her anını
faydalı, hedefine yaklaştırıcı ve neticede memnun kalacağı işlerle geçirir.
Şâirin dediği gibi:
“Misâl-i
bahr derûnunda saklayup güherin
Hüner-nümâlığa
meyletme vâr ise hünerin.” (Münîb, Hoca Mustafa)
“Bir
hüner ve mârifete sahipsen mevsimli mevsimsiz, yerli yersiz onu ortaya koyup
gururlanma. Sînesinde inciler barındıran, fakat onları gizlemesini bilen
denizlere benzemeye çalış.”
Bu
bakımdan gerçek mü’minler, boş sözlerden, faydasız tutum ve davranışlardan,
anlamsız alaka ve düşüncelerden kaçınan kimselerdir. Çünkü onu hiçbir yararı
olmayan oyundan, eğlenceden, gereksiz ve yakışıksız şeylerden alıkoyacak her
zaman ve mekana uygun yapılması gereken iyilikler, güzel işler ve sâlih ameller
bulunur. Allah’ı zikretmek, O’nun kudretinin azametini tasavvur etmek, O’nun iç
ve dış âlemde yer alan ayetlerini kavramaya çalışmak gibi mühim vazifeleri
vardır. Kâinattaki ilâhî azamet sahnelerinin ve kudret akışlarının her biri,
insan aklını bütünüyle kaplayacak ve onu hayran bırakacak keyfiyettedir.
Bunlar, insanın düşüncesini ciddi mânada meşgul edecek ve vicdanını harekete
geçirecek özelliktedir. Ayrıca insanın kalbini arındırmak, ruhunu ve vicdanını
temizlemek gibi vazifeleri de vardır. İnsanın gücü ve enerjisi ise sınırlıdır.
Bu güç ve enerji ya insan hayatını iyileştiren, geliştirip kalkındıran bir
yönde harcanacak ya da gereksiz şeyler uğruna, boşu boşuna, oyun ve eğlence
için harcanacaktır. Oysa mü’min, inancının gereği olarak bu enerjiyi yapıcı bir
maksatla hem İslâm adına dünyanın kalkınması ve ıslahı, hem de âhiretini imar ve tezyini için harcamak zorundadır.
Nitekim Resûl-i Ekrem (s.a.s.) buna teşvik sadedinde şöyle buyurur:
“Kendisini
doğrudan ilgilendirmeyen şeyi terk etmesi, kişinin iyi müslüman olduğunu
gösterir.”
(Tirmizî, Zühd 11; İbn Mâce, Fiten 12)
“Allah’a
ve âhirete iman eden kişi ya faydalı söz söylesin veya sussun!” (Buhârî,
Edeb 31; Müslim, İman 74, 75)
Şâir
de âdetâ bu hadis-i şerifin izahı sadedinde şöyle der:
“Söyler
isen hayır söyle, sözünden ibret alsınlar.
Söylemezsen
sükût eyle, seni insan sansınlar.”
Gerçek
mü’minler “zekâtı” vaktinde ve tam olarak verirler:
Mü'minûn Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Mü'minûn Suresi 3. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...