Murad-ı İlahi

Murad-ı ilahi nedir, nasıl kazanılır? Peygamberimiz ile şeytan arasında geçen konuşmada neler konuşuldu? Şeytan, Peygamber Efendimiz’e ne dedi? Hesap günü sorulacak sorular nelerdir?

Murâd-ı ilâhî... Cenâb-ı Hak, insanı cennette yarattı. Âdem ve Havva, şeytanın desîselerine aldanıp itaatsizlik edince zelle işlediler. Murâd-ı ilâhî olarak insanoğlu, dünya dershânesinde imtihana tâbî olacak, neticesinde Cennet veya Cehennemi tercih edecekti.

Yani; İnsanın çileli dünya yolculuğuna gönderilmesi, hakikatte Cenneti kazanması, Cennet nimetlerine lâyık bir kıvâmı elde etmesi içindi.

Peygamberler ve vârisleri olan Hak dostları için dünya hayatını, Peygamberler Serveri, Evliyâlar Rehberi Fahr-i Kâinât Efendimiz’in şu sözleri ne güzel hülâsa ediyor:

“Ben bu dünyada, bir ağacın altında gölgelenen, sonra da orayı terk edip giden binitli bir yolcu gibiyim.” (Tirmizî, Zühd, 44/2377)

PEYGAMBERİMİZİN ŞEYTANLA KONUŞMASI

Allah Rasûlü Efendimiz’in ve O’na samimî bir şekilde tâbî olanların dünya ile münasebetini, şu hâdise de çok net bir şekilde anlatmaktadır:

Bir gün Hazret-i Ebûbekir’e, içmesi için bal şerbeti ikram edilmişti. Şerbeti ağzına yaklaştırdığında ağlamaya başladı. Yanındakiler de gözyaşlarını tutamadılar. Hazret-i Ebûbekir’e ağlamasının sebebi sorulunca şu cevabı verdi:

“–(Bir gün) Allah Resûlü ile birlikteydim. O sırada Efendimiz’in; «Uzaklaş benden, uzaklaş benden!» diyerek, bir şeyi yanından kovmaya çalıştığını gördüm. Ancak, ben bir şey göremiyordum. Ne olduğunu öğrenmek isteyince, Resûlullah şunları söyledi:

«Dünya bütün varlığıyla bana gösterildi. (Beni kendine râm etmek istedi.) Ona;

‘Benden uzaklaş!’ dedim. O da uzaklaştı, ancak şöyle seslendi:

‘Allâh’a yemin olsun ki benden kaçıp kurtulsan da, Sen’den sonra gelenler benden kaçamayacaklar!’»”

Hazret-i Ebûbekir, sözlerine devamla;

“–İşte ben de dünya muhabbetine kapılmaktan korktum ve bu sebeple ağladım.” dedi. (Ebû Nuaym, Hilye, I, 30-31)

HESAP GÜNÜ SORULACAK SORULAR

Onlar şu hakikatin idrâkiyle titriyorlardı:

Değil bir kâse bal şerbetinin, bir bardak suyun, hattâ her saniye alıp vermekle nimetlendiğimiz nefesin dahî kıyâmette hesabı sorulacak.

Nereye harcandığı sorulacak...

Şükrünün edâ edilip edilmediği sorulacak...

Mahrumlarla paylaşılıp paylaşılmadığı sorulacak...

Çünkü âyet-i kerîmede buyurulur:

“Nihayet o gün (dünyada yararlandığınız her türlü imkân ve) nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz.” (et-Tekâsür, 8)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Nesil Endişesi, Erkam Yayınları

 

İslam ve İhsan

ŞEYTAN MUSALLAT OLURSA NE YAPMALI?

Şeytan Musallat Olursa Ne Yapmalı?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.