Müridin Tebliğ Vazifesinde Dikkat Etmesi Gereken Hususlar

Tasavvuf

Müslümanın tebliğ vazîfesi bellidir. Bu vazîfe gereği aktif organize faaliyetlerde bulunmak, mürşidin sâhasına karışıp haddi aşmak mıdır? Yoksa ona hizmet mi? Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz cevaplıyor…

İslâm, inananlara bir tebliğ vazîfesi yüklemiştir. Ancak İslâm’da önce salâh, sonra ıslâh anlayışı vardır. Yâni kişinin önce kendi pürüzlerini gidermesi, nefsini eğitmesi ve onu ilâhî hükümlere ram etmesi gerekir. Bu yüzden, böyle bir amaçla bir mürşid gözetiminde mânevî bir eğitime başlamış olan kimse, sosyal faaliyetlerini ve hizmet alanlarını da mürşidine danışarak düzenlemelidir. Değilse mânevî hayâtı açısından yanlış şeyler yapabilir.

Gireceği organize tebliğ hizmetlerinin de mürşidinden habersiz olmaması iktizâ eder. Vâkıa böyle bir iş mürşidin sâhasına karışmak olmaz, ama başıboşluk ve sorumsuzluk olur. Mürşide hizmet olabilmesi için onun onayından geçmesi ve onun verdiği diğer hizmetlerle çatışmaması gerekir. Değilse sâlikin kalbi bulanık hâle gelebilir.

Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, 300 Soruda Tasavvufi Hayat, Erkam Yayınları