Mürted Olan Kişinin Nikahı Bozulur mu?

Mürted olan bir kimsenin nikahı bozulur mu? Çocukların durumu ne olur? İslam hukukuna göre dinden çıkmanın evliliğe etkisi.

İmam Ebû Hanîfe, Ebû Yûsuf ve Mâlik’e göre eşlerden birisi İslâm’ı terk etse nikâh akdi kendiliğinden ortadan kalkar. Bu konuda mahkeme kararına gerek olmaz. Çünkü Müslüman bir kimsenin müşrik bir kimse ile evlenmesi geçerli olmaz.

Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurulur:

(Ey îman edenler!) Allâh’a ortak koşan kadınlar îman etmedikçe onlarla evlenmeyin!.... Allâh’a ortak koşan erkekleri de îman etmedikçe, mü’min kadınlarla evlendirmeyin…”[1] Bu yasağa uymadan yapılacak bir evlilik bâtıl olacağı gibi, eşlerden birinin dinden çıkması durumunda da evlilik kendiliğinden sona erer.

Şâfi ve Hanbelîlere göre böyle bir durumda evliliğin feshi, iddet sûresi sonunda gerçekleşir. Bu yüzden irtidat eden eş iddet süresi içinde İslâm’a dönerse evlilikleri önceki hal üzere devam eder.

Eşlerden birinin irtidat etmesi yoluyla evlilik ortadan kalkınca kadının mehir hakkı şu şekilde belirlenir.

Dinden çıkan koca ise. kadın mehrin tamamına hak kazanır. Çünkü cinsel temasla mehir kesinlik kazanır. Ancak koca cinsel temastan önce dînden çıkmışsa kadın mehrin yarısını alır. Çünkü bu. cinsel temastan önce erkeğin sebep olduğu bir ayrılma mehri yarıya indirir.

Eğer dinden dönen kadın olur ve bu irtidadı cinsel temastan önce gerçekleşmiş bulunursa mehir alamaz. Çünkü o. dinden çıkmakla akit konusuna engel olmuştur. Burada, sattığı malı alıcıya teslim etmeden önce telef eden satıcıya kıyas yapılmıştır. Eğer cinsel temastan sonra dinden dönmüşse mehrin tamamını alır. Çünkü dârul-İslâm’da yapılan bir cinsel birleşmenin sonucu ya cezadır veya mehirdir.

Karı-koca birlikte dinden çıksa veya hangisinin önce irtidat ettiği bilinmese. daha sonra yine ikisi birlikte İslâm’a dönseler önceki nikâhları üzere kalırlar. Çünkü eşler arasında bir din ayrılığı söz konusu olmamıştır. Delil “istihsan” prensibidir.[2]

İslâm’dan çıkan bir erkeğin ne Müslüman bir hanımla ne de kâfir veya mürted bir kadınla evlenmesi caiz olmaz. Yine bunun gibi İslâm’dan dönen kadının da ehl-i kitap olmadığı takdirde Müslüman bir erkekle evlenmesi caiz olmaz.[3]

Çocukların Durumu Ne Olur?

Eşlerden birisi Müslüman ise çocuk onun dinine tabi olarak Müslüman sayılır. Yine iki eşten birisi İslâm’a girse, eğer bu eşin küçük çocuğu varsa, o da onun İslâm’a girişi ile Müslüman sayılır. Burada çocuğun yararı esas alınır. Çünkü hadiste “İslâm yücedir, onun üzerine yücelinmez.” [4] buyurulmuştur. Eşlerden birisi ehl-i kitaptan diğeri müşriklerden olursa, çocuk ehl-i kitap sayılır. Çünkü Hıristiyan veya Yahudiler bir takım hükümlerde İslâm’a daha yakın olduğu için burada da çocuğun yararı düşünülür. Onlarla bir Müslümanın evlenebilmesi ve kestiklerinin yenilmesi bu yakınlıklar arasında sayılabilir.

Dipnotlar:

[1]. Bakara, 2/221. [2]. Meydânî, el-Lübâb, III. 28: İbn Kudâme, age. VI. 639: Zühaylî, age. VII, 621. [3]. İbnü’l-Hûmâm. Age, III. 505: Meydânî, age, III. 29. [4]. Meydânî, age, III, 29.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle Aile İlmihali, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

DİNDEN ÇIKAN KİŞİNİN NİKAHI DÜŞER Mİ?

Dinden Çıkan Kişinin Nikahı Düşer mi?

İSLAM’DA BOŞANMA SEBEPLERİ NELERDİR?

İslam’da Boşanma Sebepleri Nelerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.