Musallat Ne Demek?

Musallat: Fazlasıyla üzerine düşen, aşırı derecede tâciz eden, sık sık rahatsızlık veren, sataşan anlamlarına gelmektedir.

MUSALLAT KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Uteybe’nin yapmış olduğu bu terbiyesizlik karşısında:

“−Allâh’ım! Köpeklerinden bir köpeği ona musallat et!” diyerek bedduâ etti.

*****

Bin bir acıyla geçen üç senenin nihâyetinde, Allâh Teâlâ bir ağaç kurdunu müşriklerin Kâbe’ye astıkları antlaşma sahîfesine musallat etti.

*****

İblis ve onun aveneleri, bir insanın dîn ve îmânına musallat olduklarında, onu evvelâ sünnetlerden uzaklaştırmaya çalışırlar. Zira bunda muvaffak olamazlarsa, farzlara aslâ ilişemeyeceklerini bilirler.

*****

İnsanın mânevî yönünü göz ardı ederek onu sırf maddî bir varlık olarak telâkkî eden batı âleminin insanlığın başına musallat ettiği pozitivizm, materyalizm ve kapitalizm fırtınaları, yaklaşık iki asırdır, bütün dünyâyı acımasız bir şekilde kasıp kavurmaktadır.

*****

Felsefe cereyanları dünyâda ortadan kalkmayıp başka ülkelerde devâm etmiş ve İslâm dünyâsının zayıfladığı son iki
asırdan beri, aynen İmâm Gazâlî Hazretleri’nin devrinde olduğu gibi yeniden birtakım fikir cereyanları hâlinde ülkemiz gençlerine musallat olmaya başlamıştır.

*****

Hacca niyet ettiğiniz şu andan itibâren, şeytan size daha büyük bir hırsla musallat olacaktır. Yolculuğunuzda arka arkaya pek çok aksilikler çıkabilir. Bilhassa hac ibâdetinde, şeytanın bu nevî ifsatlarına karşı uyanık olunuz.

*****

Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.) bir gün insanlara imamlık yapmıştı. Namazı bitirdikten sonra şöyle buyurdu:

“‒Az önce şeytan bana musallat oldu ve o kadar vesvese verdi ki nihâyet benim kalbime arkamdaki insanlardan daha faziletli olduğum düşüncesini getirdi. Bundan sonra artık ebediyyen imamlık yapmayacağım!

*****

Ölüm anı, şeytanın bizler en çok musallat olduğu bir zamandır.

İslam ve İhsan

ŞEYTAN MUSALLAT OLURSA NE YAPMALI?

Şeytan Musallat Olursa Ne Yapmalı?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.