Müslüman İçin Namazın Kıymeti ve Önemi Dair Örnekler

Bir Müslüman için namazın kıymetli ve hayati önemi nedir? Namazın dünya ve ahiretteki kıymetine dair sahabe ve Efendimizden (s.a.v) örnekler...

Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh- naklediyor:

“Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in sağlığında Kudâa Kabîlesi’nin Beliyy boyuna mensup iki zât, birlikte İslâm’a girmişlerdi. Bunların birisi şehid düşmüş, diğeri de bir sene daha yaşayıp öyle vefât etmişti.

Talha bin Ubeydullah -radıyallâhu anh-;

«–Rüyamda; bir sene sonra vefât eden şahsın, şehid düşenden daha önce cennete girdiğini gördüm ve hayret ettim.» dedi.

Sabah olunca Hazret-i Talha’nın bu rüyası Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e anlatıldı. Rüyayı dinleyen Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, -başta namaz olmak üzere- bütün ibâdetlerin mükâfâtını gösteren şu cevabı verdi:

«‒O (bir sene sonra ölen kardeş), şehîd olan kardeşinden sonra Ramazan orucunu tutmadı mı? Bir sene, altı bin şu kadar rekât namaz kılmadı mı? (O hâlde ikisi arasında bu kadar fark tabiî ki olacak.)” (Ahmed, II, 333)

Demek ki;

Huşû ile kılınan bir namaz ve hakkı verilerek tutulan bir Ramazan orucu, kul için ne büyük bir ecir ve saâdet vesilesidir.

Hesabı İlk Görülecek ve Sorulacak Amel

Beş vakit farz namazın edâsı, bir mü’minin Cenâb-ı Hakk’a karşı kulluk vazifelerinin en önde gelenidir. Âhirette hesabı ilk görülecek ve sorulacak amelimizdir.

Bir mü’minin; beş vakit namazı kılmaması, korkunç bir ihmal ve günahkârlıktır.

Namaz öyle ehemmiyetlidir ki; savaşta düşman hücumu endişesi altında dahî terkine müsaade edilmemiş, böyle ahvalde nöbetleşe ve birbirini koruyarak kılınacak namaz «salât-ı havf / korku namazı» olarak tarif buyurulmuştur. (Bkz. en-Nisâ, 101-103)

Kıyâme Sûresi’nde buyurulur:

“O (cehennemlik kişi), (Peygamber’in getirdiğini) doğru kabul etmemiş, namaz da kılmamıştı. Aksine yalan saymış ve yüz çevirmişti. Sonra da çalım sata sata yürüyerek kendi ehline (taraftarlarına) gitmişti.” (el-Kıyâme, 31-33)

Kafirlerin Vasıfları Arasında Geçen Amel

Bu âyet-i kerîmelerde;

«Namaz kılmamak» ve kibirli yürüyüş, kâfirlerin vasıfları arasında sayılmıştır. Müddessir Sûresi’nde de cehennemliklere kendilerini azâba dûçâr eden sebepler sorulduğunda ilk olarak;

“Biz namaz kılanlardan değildik!” diyecekleri bildirilmiştir. (Bkz. el-Müddessir, 42-43)

Cenâb-ı Hak, insanı Zâtına ibâdet etmesi için yaratmıştır.

Âyet-i kerîmede;

“Sakın o çok aldatıcı (şeytan) sizi, Allâh’ın affına güvendirerek kandırmasın!” diye îkāz-ı ilâhî nâzil olmuştur. (Lokmân, 33; Fâtır, 5)

Şeytan bu aldatmayı; âhiret hesabında;

  • Îmânın (ameller olmaksızın) kâfî geleceği,
  • Tevbe ve ıslāh-ı hâl için henüz bolca vaktin var olduğu,
  • Nasıl olsa Cenâb-ı Hakk’ın «Gafûr ve Rahîm» olduğu gibi telkinlerle gerçekleştirir.

Hâlbuki Cenâb-ı Hak buyurur:

“…İnsanlar; «Îmân ettik!» demekle kurtulacaklarını mı zannediyorlar?” (el-Ankebût, 2)

Îman;

  • Sâlih amellerle tescil edilir,
  • Haramlardan, kerâhetlerden ve şüphelilerden uzak durmak gibi imtihanlardan geçirilir.

Son nefesi îmanlı olarak verebilmek bahtiyarlığı, teminat altında değildir. Mü’min dâimâ son nefesi hüsn-i hâtime ile verebilmek endişesiyle hayatını sâlih amellerle tezyîn eylemelidir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2024 Ay: Şubat, Sayı: 228

İslam ve İhsan

NAMAZLA İLGİLİ AYETLER VE HADİSLER

Namazla İlgili Ayetler ve Hadisler

NAMAZ NASIL KILINIR?

Namaz Nasıl Kılınır?

CEMAATLE NAMAZIN ÖNEMİ

Cemaatle Namazın Önemi

NAMAZIN ÖNEMİ, FAZİLETİ VE FAYDALARI

Namazın Önemi, Fazileti ve Faydaları

NAMAZIN DİNİ VE DÜNYEVİ FAYDALARI

Namazın Dini ve Dünyevi Faydaları

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.