Müslüman Zor Zamanlarda Ne Yapmalı?

Cemiyet Hayatımız

Hayat, med ve cezirler içinde geçer. Zaman zaman kıtlık ve zorluklar; zaman zaman bolluk ve kolaylıklar; zaman zaman ıstırap ve hicranlar; zaman zaman da sürur ve huzur hayata hâkim olur.

Şeyh Sâdî buyurur:

 “Bir işi kapalı, bağlı, örtülü görünce, çözülmez, halledilmez ve açılmaz diye düşünme! Tasalanma ve müteessir olma! Bil ki âb-ı hayat, karanlıklar içindedir.”

MÜ'MİN, GÖNÜL DENGESİNİ MUHAFAZA ETMELİ

Yani müʼmin, hayatın med-cezirleri / iniş-çıkışları içinde ne şımarmalı ne de ümitsizliğe kapılmalıdır. Dâimâ gönül dengesini muhafaza etmelidir.

İşte bu iniş ve çıkışlar içinde mü’minin takınacağı en temel tavrı, -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

“Zorluklarda ve bollukta müttakî ol!” buyurarak beyan etmektedir. Yani Efendimiz, sadece bazı hâllerde değil her hâl ve şartta takvâ üzere olmamız gerektiğini ifade etmişlerdir.

Nitekim Mevlânâ Hazretleri buyurur:

“Senin iç dünyan bir misafirhâne gibidir. Sevinçler de kederler de gelip geçicidir. Ne sevinçlere aldan, ne de gamları dert edin! Gamlar sürûruna mânî olursa üzülme! Çünkü gamlar, -sabredersen- senin için sevinç ve neşe hazırlamaktadır.”

TAKVA ÖLÇÜSÜ NEDİR?

Darlık ânında şîrâzeyi bozmadan sabırla Cenâb-ı Hakk’a sığınmak zarurî. Aynı şekilde varlık zamanında da şükrü artırarak şımarmamak îcap eder. Yani rahatlıkta nefsimize uymak ve ömrü heba etmek yok! Yine sürur demlerinde şükredip sıkıntı geldiğinde isyana düşmek de yok!

Bollukta daima Cenâb-ı Hakk’a hamd hâlinde ilâhî lütufların şükrü içinde bulunabilmelidir. Zorluk zamanlarında da sabır hâlinde Allah Teâlâ’ya teslim olup: «Hakkımda hayırlı olan budur.» diyebilmelidir. Takvâ ölçüsü budur.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, İhlâs ve Takvâ, Yüzakı Yayınları