Müslümanca Yaşayabilmenin Yolları
Bir Müslüman, fani dünyada yoldan sapmadan, sırat-ı müstakim üzere nasıl yaşayabilir? Müslümanca yaşamak...
Peygamber Aleyhisselâm’ın örnek davranışlarına sünnet diyoruz.
MÜSLÜMANCA YAŞAMAK
Müslümanlar bu dünya gurbetinde yollarını yitirmemek için Resûlullah’ın sünnetini öğrenmeye ve onu kendilerine hayat düstûru edinmeye mecburdur. Hem teker teker bütün Müslümanların, hem ülke ülke bütün İslâm devletlerinin varlığı, başarısı ve yaşama şansı buna bağlıdır.
Bir potada eritildikten sonra aynı şekle ve kalıba bürünen altın külçeleri gibi, alacakları İslâmî eğitim sebebiyle, Müslümanların da maddî ve mânevî hâl ve davranışlarında birbirlerine benzemeleri, Müslümanca yaşayabilmenin bir diğer şartıdır. Renkleri, dilleri, âdet ve gelenekleri farklı olmakla beraber, Peygamberlerinin sünnetini kendilerine model aldıkları için, dünyanın hangi ülkesinde bulunurlarsa bulunsunlar, Müslümanlar; oturmaları, kalkmaları, yemeleri, içmeleri, şefkat dolu bakışları, vakûr davranışlarıyla tıpkı bir elmanın iki yarısı gibi birbirlerinin aynı olmalıdır. Nasıl ki bir ezan, bir tekbir, onlara mahsus selam tıpkı parola gibi birbirlerini tanımalarını sağlıyorsa, aynı duygu, düşünce ve yaşama tarzını benimsemiş olmaları, onların bir olay veya bir mesele karşısında aynı tür davranışı ve tepkiyi göstermelerini sağlayacaktır.
Meselâ bir mazlûm, bir yoksul, bir hasta Müslümanı gördüklerinde; bir Pakistanlı, bir Sudanlı, bir Cezayirli, bir Türkiyeli Müslümanın yüreği aynı duygularla kanatlanmalı, dertli kardeşinin ıstırabını dindirmek için gayrete gelmelidir. Zira Cenab-ı Hakk’ın onlara “Mü’minler birbirlerinin kardeşidir” (Hucurat sûresi (49), 10) buyurmuş, Peygamberleri de bu ilahî emri onlara şöyle tefsir etmiştir:
“Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerine yardım etmekte bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” (Buharî, Edeb 27, Müslim, Birr 66).
“Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez; haksızlık yapmaz; onu düşmana teslim etmez.” (Buharî, Mezalim 3; Müslim, Birr 58)
Misâller çoğaltılabilir. Bize örnek olarak gönderilen Peygamber Aleyhisselâm’ın etrafında toplanmak suretiyle hem Cenâb-ı Hakk’ın emrini yerine getirmiş hem de bu emirleri daha iyi anlayıp kavramış oluruz.
Kaynak: Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir, Altınoluk Dergisi, Sayı: 120, 1996 Şubat.