Müslümanın Esneme Adabı Nasıl Olmalıdır?

Neden esneriz? Müslümanın esneme adabı nasıl olmaldır?

Esnemek; uykusuzluk, yorgunluk, hareketsizlik veya çok yemek sebebiyle kişinin gayr-i irâdi bir şekilde ağzını açarak uzunca nefes alıp vermesidir. Bu hâl, bir bakıma dalgınlık ve gaflet göstergesidir.

Esneme, İslâm ahâkında hoş karşılanmamış, Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bunun engellenmesi ile ilgili tavsiyelerde bulunmuştur.

“Biriniz esneyeceği zaman gücü nispetinde onu gidermeye çalışsın. (Ağzını açarak hâh demesin) Çünkü bir kimse esnediğinde şeytan ona güler.” (Buhâri, Edeb, 125)

Esnemek şeytandandır. Binaenaleyh sizden herhangi biriniz esneyeceği zaman gücü yettiği kadar onu tutsun.” (Müslim, Zühd, 56)

Esneme, muhataba karşı saygısızlık içerir. Özellikle Kur’ân-ı Kerîm dinlerken, büyüklerin bulunduğu mecliste ve derste esnememeye gayret edilmelidir. Esneme hali geldiğinde mümkün mertebe giderilmeye çalışması, engellenemediği durumlarda ise ağzın el ile kapatılması gerekir.

Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh-: “Rasûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: “Allah hapşırmayı sever, esnemeden hoşlanmaz. Öyleyse sizden biri hapşırır ve Allah'a hamdederse, bunu işiten her müslüman üzerine, yerhamukallah demesi hak (bir vazife) dir. Ancak esnemeye gelince, işte bu, şeytandandır. Biriniz namazda esneyecek olursa, imkân nisbetinde kendini tutsun ve hah diye ses çıkarmasın. Zîra bu şeytandandır, şeytan kendisine gülüyor demektir.” (Buhâri, Edeb 125)

Bilhassa namazda esnememeye dikkat edilmelidir. Bunun için alınacak tedbirler;

  • Lavabo âdâbına dikkat etmek

Esnemeye sebep olan durumlardan her biri şeytanın hoşlandığı işlerdir. Lavabo temizliğinde hassas olmak, pis olan şeylerden uzaklaşmak esnemeye engeldir. Ayrıca Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- lavaboya girerken yapmış olduğu duada her türlü pislik ve necasetten Allah’a sığınmaktadır.

  • Her namaz için yeni bir abdest almak

Abdest hem fiziksel hem ruhani bir diriliş ve canlılıktır. Aynı zamanda gaflete engeldir.

  • İftitah tekbiri alırken elinin tersiyle masivayı arkaya attığının farkında olmak

Namazı edâ ederken Cenâb-ı Hakk’ın huzurunda olduğumuzun idrak ve şuurunda olmak esnemeye engeldir. Zîra esneme, kalbin aşkı ve enerjisi ile alâkalıdır.

  • Euzü besmeleyi şuurlu bir şekilde söylemek.

Cenâb-ı Hak buyurur; “Eğer şeytandan sana bir vesvese gelirse, hemen Allah’a sığın. Muhakkak ki, Allah işitendir, bilendir.” (A’raf sûresi, 200)

Kaynak: Âdâb-ı Muâşeret, Zehra Yolcu - Elif Telkeş, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

PEYGAMBER EFENDİMİZ’İN ESNEME VE HAPŞIRMA ADABI

Peygamber Efendimiz’in Esneme ve Hapşırma Adabı

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.