Müslümanın Eve Giriş Çıkış Adabı

EDEP VE ADAB

Müslümanın eve giriş çıkış adabı nasıl olmalıdır? Nelere dikkat etmeliyiz? Eve girip çıkarken asla yapmayacaklarımız nelerdir?

Evler, herkesin rahat ve huzur içinde yaşadıkları yuvalardır. Hepimizin en çok rahat ettiği yer iyi ya da kötü kendi yuvamızdır. İnsanlar evlerinde özgürdürler istediklerini yerler, içerler, dolaşırlar, uyurlar, istirahat ederler. Bazen kimsenin kendilerini görmek istemedikleri özel halleri de olur. Bu kişilerin mahremiyeti yani kimsenin bilmesini, görmesini istemedikleri özel halleridir. Bundan ötürü ister kendi evimiz olsun isterse bir dostumuzun ya da bir yabancının evi olsun oraya girip çıkarken dikkat etmemiz gereken bazı kurallar vardır.

Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Eğer (girmek istediğiniz) evlerde kimseyi bulamazsanız, izin verilinceye kadar oraya girmeyin! «Geri dönün!» denirse hemen dönün, bu sizin için daha uygundur. Şüphesiz Allâh yapmakta olduklarınızı hakkıyla bilendir.” (Nûr Suresi, 28. âyet)

“Ey îmân edenler! Kendi evlerinizden başka evlere, geldiğinizi farkettirip ev halkına selâm vermeden girmeyiniz!” (Nûr Suresi, 27. âyet)

Sevgili Peygamberimiz şöyle buyuruyor:

“İzin istemek üç defâdır. İzin verilirse girersin,  verilmezse geri dönersin.”

Evlere girip çıkarken nelere dikkat ederiz?

El-kol hareketleriyle kaba davranışlar yapmayız.

Bir eve girerken (kendi evimiz bile olsa) kapıyı çalar, izin isteriz.

Yabancı bir eve gidiyorsak kapıyı üç kereden fazla çalmayız.

Kapının önünde içeri girme izni beklerken, kapı açıldığında içeriyi veya çıkanı hemen görüverecek şekilde değil de biraz yan tarafa dönerek dururuz.

İçeriden “kim o”, “kimsiniz” gibi sorulara açıkça adımızı veya adımızı ve soyadımızı birlikte söyleyerek veya “oğlunuz Ali, kızınız Ayşe” gibi ifadelerle kendimizi güzelce tanıtırız.

Zaten açık ya da yarı açık bir kapıdan içeri girerken “Esselamü Aleyküm”, “Girebilir miyim” diyerek izin alıp öyle içeri gireriz.

Eve girdiğimiz zaman ister kendi ailemiz olsun ister yabancı bir aile olsun insanlara karşı tatlı dilli ve güler yüzlü oluruz.

Evden ayrılırken geride kalanlarla iyi dileklerle vedalaşır, onları Allah’a emanet ederiz.

İZİN ALMALISIN! (Hikaye)

Annesi, Enes bin Malik (radıyallahu anh) ’ı yaklaşık sekiz yaşındayken Allah Rasulü’ne hizmet etmesi için vermişti. Küçük Enes, yirmi yaşına kadar Allah Rasulü’nün yanında ona hizmet etti. 

20 yaşına kadar Peygamberimiz’in terbiyesinden geçen Enes Peygamberimizin âhirete göç etmesinden sonra 70 yıl daha yaşadı. O, Peygamber Efendimizi öyle sevdi öyle çok sevdi ki Onu bir an bile unutmadı.  Enes şöyle diyordu:

– Hayatım boyunca, bir rüya görüp de Allah Rasûlünü görmediğim tek bir gece bile olmadı. İnşallah, kıyamet günü O’na kavuştuğumda “Ey Allah’ın Rasûlü! Senin küçük hizmetçin Enes geldi bak!” diyerek O’ndan şefaat isteyeceğim.

İşte bu Enes Allah Rasulünden öğrendiği edep inceliklerinden birini bize şöyle anlatıyor.

Allah Rasulü “Ey oğulcuğum, eve, ailenin yanına girdiğin zaman selam ver ki, selamın, hem senin üzerine hem de aile halkına bereket olsun!” (Tirmizi, İsti’zan, 10)

Yine Bir kimse Peygamber Efendimiz’e gelerek:

– Ya Resûlallâh, içeriye girmek için annemden de izin alacak mıyım? diye sormuştu. Efendimiz:

– Evet, buyurdu. Adam:

– Ancak ben onunla beraber oturuyorum, dedi. Resûlullâh (s.a.):

– Yine de izin almalısın, buyurdu. Adam:

– Ben onun her zaman hizmetindeyim zaten, dedi. Efendimiz:

– İzin almalısın! Sen onu çıplak görmek ister misin?” buyurdu. Adam:

– Hayır istemem, dedi. Allâh Resûlü tekrar:

– Öyleyse ondan izin al ve öyle gir! buyurdu. (Muvatta, İsti’zân, 1)

Eve girip çıkarken asla yapmayacaklarımız!

İçeri girmeden önce, pencereden ve anahtar deliğinden asla ev gözetlenmez.

Eğer kendi evimizde değilsek, izin almaksızın hiçbir eşyayı kurcalamayız ve kullanmayız.

Yine evi veya içindeki eşyaları – sanki satın alacakmış gibi - dikkatli bir şekilde incelemeyiz.

Bulunduğumuz odadan, diğer odadaki insanları gözlemeye çalışmayız.

Diğer odadaki insanların seslerini özellikle dinlemeyiz.

İzin istedikten, kapı çalındıktan sonra giriş izni gelmeden içeri dalmayız.

Evden ayrılırken habersiz veya kaçar gibi ayrılmayız.

Evden acilen ayrılmamız gerekse bile bir bilgi notu bırakmadan ayrılmayız.

Sehl bin Sa’d (r.a.) anlatıyor. Bir adam, Resûlullah Efendimiz’in kapısındaki bir delikten evin içine bakmaya çalışıyordu. O esnâda Allah Rasulü’nün elinde bir tarak vardı. Efendimiz adamın bu çirkin davranışını farketti ve ona dedi ki:

“Senin beni art niyetle gözetlediğini bilmiş olsaydım, şu tarakla gözünü oyardım. Zira bir eve girerken izin istemek, evin içerisi görülmesin diye emredilmiştir.” (Müslim, Âdâb, 40, 41)

Kaynak: Faruk KANGER Lokman HELVACI, ADABI MUAŞERET