Müslümanın Hediyeleşme Adabı

Hediyeleşmenin önemi nedir? Hediyeleşirken nelere dikkat etmeliyiz? Hangi hediyeler kabul edilmez?

Hediyeleşmek sevgi bağlarını kuvvetlendirir.

Hediye, sevdiklerimize karşılık beklemeden verdiğimiz güzel armağanlardır. Hediye vermek verenin bencillik, cimrilik ve haset duygularını kaldırır. Alanın şefkat, merhamet ve sadakat duygularını bir bardak suya konulan bir parça şeker gibi kabartır, coşturur. O iki kişi arasında varsa nefret hislerini ve katı kalpliliği yok eder.

Peygamber Efendimiz (s.a.) hediyeleşmenin müminleri birbirine nasıl yaklaştırıp sevdirdiğini bize bildirir:

– Hediyeleşiniz, çünkü hediye, kalpteki kin ve nefreti yok eder. Hiçbir kadın komşu kadına verdiği hediyeyi, koyun paçasından bir parça bile olsa küçük görmesin!” (Tirmizî, Velâ, 6)

– Hediye verene, siz de hediye verin! Eğer verecek bir şey bulamazsanız, hiç olmazsa ona dua edin ki hediye karşılıksız kalmasın! (Nesai?)

HEDİYELEŞİRKEN NELERE DİKKAT ETMELİ?

  1. Hediye alıp vermeyi, Sevgili Efendimizin (s.a.) bir sünneti olarak ibadet niyetiyle yapmalıyız.
  2. Hediye verirken de alırken de onun fiyatına, kalitesine, büyüklüğüne küçüklüğüne bakılmaz. Hediyeleşmede asıl güzel ve kıymetli olan hediyeleşenlerin birbirine değer vermesi, birbirini sevmesidir.
  3. Hediye verirken kalbe, gösteriş, menfaat, karşılık bekleme düşüncesi girerse o hediye mana ve önemini kaybeder. O hediyeden muhabbet, şefkat ve kardeşlik hisleri ortaya çıkmaz.
  4. Hediyeleşme bütçeyi zorlamamalıdır. Çünkü burada asıl olan hatırlamak ve hatırlanmaktır.
  5. Mümkünse hediyemizi kendi imkânlarımızla hazırlamalı veya harçlıklarımızla almalıyız.
  6. Bir sevdiğimizin bizde beğendiği herhangi bir eşyayı kendisine hediye etmek de Peygamber Efendimiz’in güzel bir âdeti ve sünnetidir.
  7. Hediyeye en layık olan kişiler aile fertlerinden başlayarak akraba, arkadaş ve komşularımızdır. Bu bakımdan ilk önce, bizim üzerimizde en çok hakkı olan anneciğimizdir.
  8. Hediye en güzel şekilde paketlenmeli, verirken de güler yüzle “lütfen bu hediyemi kabul ediniz” gibi nazik ifadelerle sunulmalıdır. 

“Bir hanım eliyle dokuduğu hırkayı Allah Resulü’ne (sallallâhu aleyhi ve selem) hediye etmek için getirdi ve:

– Bunu giyesin diye kendi ellerimle dokudum, dedi.

Böyle bir elbiseye ihtiyâcı olan Allâh Resûlü onu aldı ve sonrasında giyinip yanımıza geldi. Bunu gören bir kimse Efendimiz’e:

– Ne kadar da güzelmiş! Bunu ver de ben giyeyim, dedi. Resûl-i Ekrem:

– Peki, dedi. Orada biraz oturduktan sonra evine döndü. Ardından hırkayı güzelce katlayıp adama gönderdi. (Buhârî, Libâs, 18)

HANGİ HEDİYELER KABUL EDİLMEZ?

Dinimizce haram veya çirkin kabul edilen şeyler hediye olarak alınmaz ve verilmez.

Muhatabı korkutacak, üzecek veya kendisini kötü hissettirecek şeyler hediye verilmez.

Hediye verdikten sonra bizden bir haksızlık, rüşvet gibi dinimize aykırı işler yapmamızı isteyecek kişilerin hediyeleri kabul edilmez.

TEK GÖMLEK

Peygamber (s.a.) Efendimiz, sahip olduğu şeyleri hediye etmeyi çok severdi. Bir kimse, kendisinden bir şey istediğinde mutlaka vermek isterdi. Öyle ki bazen evindeki son yiyeceğini, giydiği tek elbisesini bile verdiği olurdu.

Nitekim bir gün küçük bir çocuk huzuruna gelip,

– Annem sizden bir gömlek istiyor, dedi. O gün Peygamberimiz’in, sırtındakinden başka giyecek gömleği yoktu. Çocuğa,

Gömleği sana vereceğim; ama biraz sonra gel, dedi.

Çocuk gitti. Tekrar gelip,

– Annemin sizin vereceğiniz gömleğe acilen ihtiyacı varmış, dedi. Bunun üzerine Sevgili Peygamberimiz odasına girdi ve sırtındaki gömleği çıkarıp çocuğa uzattı. Namaz için mescide gelen sahabeler, Peygamberimiz’in giydiği tek gömleğini de ihtiyaç sahibi bir kadına verdiğini, bu yüzden namaz için mescide çıkamadığını öğrendiler. Hemen bir gömlek bulundu ve Allah Rasulü’ne verildi. O, eşsiz ve erişilmez cömertliğiyle, hediyeleşmesiyle tüm insanlığa muhteşem bir örnekti.

Kaynak: Faruk KANGER Lokman HELVACI, ADABI MUAŞERET

İslam ve İhsan

HEDİYELEŞMEK PEYGAMBERİMİZİN SÜNNETİ VE TAVSİYESİDİR

Hediyeleşmek Peygamberimizin Sünneti ve Tavsiyesidir

PEYGAMBER EFENDİMİZ NASIL HEDİYELEŞİRDİ?

Peygamber Efendimiz Nasıl Hediyeleşirdi?

PEYGAMBERİMİZİN HEDİYELEŞME İLE İLGİLİ HADİSLERİ

Peygamberimizin Hediyeleşme ile İlgili Hadisleri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.