Müslümanın Konuşma Üslubu Nasıl Olmalı?
Mü’min, firâset sahibi olmalı, konuşma üslûbunu muhâtabına göre ayarlamalıdır. Zira bir kimseyi sevindiren bir davranış, bir başkasını üzebilir.
Muhâtabının psikolojik durumunu tespit edebilmek ve iki üç merhale sonrasını düşünerek söz söylemek gerekir. Yani en sonda söylenecek bir sözü en başta söylememek îcâb eder. İnsanlar da dâimâ böyle firâset sahibi kimselerin nasihat ve beyanlarına hayran olur ve îtimâd ederler.
Bunun içindir ki Efendimiz insanlara ilgi duyacakları konulardan bahseder ve muhâtabının idrak seviyesine göre konuşma üslûbunu ayarlardı. Bir bedevîye, onun anlayabileceği temel esasları tebliğ eder; yüksek istîdatlı sahâbîlerine ise havâs seviyesindeki sır ve hikmetleri de naklederdi.
PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN İLİM VE İRFANI
Nitekim Peygamber Efendimiz’in Hazret-i Ebû Bekir ile husûsî bir sohbetine şâhid olan Hazret-i Ömer (r.a.) büyük ilim ve irfânına rağmen:
“Ben onların yanında sanki Arapça bilmeyen biri gibi kaldım. Sözlerinden bir şey anlayamadım.” demiştir.
İşte böyle yüksek hakîkatlerin sığ idrakler tarafından yanlış anlaşılmasına mahal vermemek içindir ki Peygamber Efendimiz (s.a.s.):
“Ey İbn-i Abbâs! İnsanlara akıllarının almayacağı bir söz söyleme. Zira böyle yapman, fitneye düşmelerine sebep olur.” buyurmuştur. (Deylemî, V, 359)
Hazret-i Mevlânâ da âdeta bu hadîs-i şerîfin şerhi mâhiyetinde:
“Körler çarşısında ayna satma, sağırlar çarşısında gazel atma!” diye nasihat etmiştir.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından 1, Erkam Yayınları
YORUMLAR