Müslümanın Yolculuk Adabı Nasıl Olmalıdır?
Müslümanın yolculuk adabı nasıl olmalıdır? Yolculuğumuz sırasında nelere dikkat ederiz? Örnek bir yolculuk nasıl olmalıdır?
Müslüman’ın yolculuğu bir malı pazarlayan tüccar gibidir. Gezici tüccar nasıl her gittiği şehirde malını müşterilerine pazarlar; işte Müslüman da ibadet yapıp hayır ve hasenatta bulunup sevap kazanmayı gaye edinir. Hem geride bıraktığı hem de yolculuk ettiği her yerde onun tek gayesi Allah’ın rızasını kazanmak olur.
Mesela, biz Müslümanlar yolculuk sırasında Allah’a tevekkül ve dua eder sevap kazanırız. Namazlarımızı kısaltarak, kolaylaştırarak kılarız ama yine tam sevap kazanırız. Gittiğimiz yerlerde İslam âlimlerinin, Allah dostlarının kabirlerini ziyaret eder sevap kazanırız. Eğer varsa, gittiğimiz yerde bir âlimi, bir akrabamızı veya bir dostumuzu Allah İçin ziyaret eder yine sevap kazanırız. Geçtiğimiz topraklarda yaşamış eski kavimlerin hatıralarını seyreder ibret alırız. Yolculukta karşımıza çıkan manzaralara bakar, o; Rabbimizin kudretinin büyüklüğünü düşünür ve sanatının eşsizliğini tefekkür eder manevi olarak kâra geçeriz.
Hocasından ilim öğrenmek için yol giden bir talebe de attığı her adımla sevapları toplayarak kalp hazinesini zenginleştirir. Sadece ticaret yapmak için yolculuk yapan bir tüccar bile kazancını Allah yolunda infak etmek, harcamak niyetiyle yola koyulsa onun yaptığı da yine makbul bir ibadettir.
YOLCULUĞUMUZ SIRASINDA NELERE DİKKAT EDERİZ?
Allah Teâlâ buyuruyor ki:
“…Yeryüzünde dolaşın da Allâh’ın kâinâtı ilk olarak nasıl yarattığına ve sonra ikinci dirilişi nasıl tekrar ettiğine ibret nazarıyla bir bakın. Şüphesiz Allâh, her şeye kâdirdir.” (Ankebût Sûresi, 20. âyet)
“…Yeryüzünde dolaşın da dîni yalanlayanların akıbetlerinin nasıl olduğuna bir bakın!” (En’âm Sûresi, 11. âyet)
Yolculuğumuzu hayırlı ve güzel bir niyetle yaparız ki seferimiz bir ibadet haline gelsin.
Eğer imkân varsa yolculuğa Peygamberimizin sünneti üzere Perşembe günü çıkarız. Pazartesi ve Cumartesi günleri de tercih edilebilir.
Seyahate çıkmadan evvel ‘İslam Fıkhı’na göre, sefer hallerinde, ibadetlerin nasıl yapılması gerektiğini (mesela: namaz, oruç, mesd vs.) öğreniriz.
Yolculuğun ve zamanın bereketli olması için yola sabah erken çıkarız. Zira Efendimiz “Allâhım! Ümmetimin (sabah) erkenden başladıkları işlerini bereketli kıl!”diye dua etmiştir. (Ebu Dâvûd, Cihâd, 78)
Mümkün olduğunca gece ve yalnız yolculuğa çıkmayız, yol arkadaşlarıyla çıkarız.
Peygamber Efendimizin tavsiyesi üzerine yol arkadaşları olarak en az üç kişiysek içimizden birini sözüne itaat etmek üzere reis (başkan) seçeriz.
Uzun yolculuklarda gece konaklamak gerektiğinde her bakımdan en güvenli yerleri seçeriz.
Seyahatimiz sırasında gereksiz oyalanma ve beklemeler yapmayız.
Peygamberimiz, Allah’ın reddetmediği dualar arasında ‘yolcunun duası’nı da saydığından dolayı, seferimiz esnasında ailemiz, eşimiz dostumuz ve Peygamberimizin ümmeti için çokça dua ederiz.
Yolculuk sırasında herhangi bir sebeple yolda kalmış veya bir problemi, sıkıntısı olanlara durup yardımcı oluruz ki yollarına devam edebilsinler.
Yolda karşılaştığımız ve aracı olmayan bir kardeşimizi eğer müsaitse binitimize alırız.
Yol arkadaşlarımızdan, grubumuzdan biri hastalandığında veya yorgun düştüğünde onu bekler ve tedavisi için ona yardımcı oluruz.
Yol arkadaşlarımızla yolculuk esnasında uygun düştükçe sohbet eder ve bizden yaşlı onlara (eşyasını taşıma, elinden tutma vs.) hizmet ederiz.
Yol arkadaşlarımıza anlayışlı sabırlı, fedakâr olur; ayrılığa, küskünlüğe sebep olacak söz ve davranışlardan bilhassa tartışmalardan uzak dururuz.
Toplu yolculuklarda etrafımızdakileri huzursuz edecek sesler çıkarmayız ve rahatsız edecek davranışlar yapmayız.
Toplu taşıma araçlarında yaşlılara, hastalara, hamilelere ve yorgun kimselerin ayakta kalıp zahmet çekmemesi için gerektiğinde yer veririz.
Toplu taşıma araçlarıyla seyahat ederken kokulu olan yiyecek ve içecekleri tercih etmeyiz ki başkaları kokudan rahatsız olmasın.
Yolculuktan dönerken ev halkına, sevdiklerimize, hürmet ettiğimiz hocalarımıza pahalı olmasa da uygun hediyeler götürürüz. Çünkü Peygamber Efendimiz de böyle yapardı.
Uzun seyahatlerden dönüşte, bize sağ salim memlekete kavuşmayı nasip ettiği için iki rekat namaz kılıp Rabbimize şükrederiz.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.) yolculuğa çıkmak için binitine binerken:
بِسْمِ اللهِ مَجْريهَا وَمُرْسيهَا اِنَّ رَبِّى لَغَفُورٌ رَحِيمٌ
“(Bindiğim bu vasıtanın) gitmesi de durması da Allah’ın ismiyledir. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayıcı ve çok merhametlidir.” (Hûd Sûresi, 41. âyet)
Bineğine binip iyice yerleşince de üç kere “Allahü Ekber” der ve ardından:
سُبْحَانَ الَّذِى سَخَّرَ لَنَا هذَا وَمَا كُنَّا لَهُ مُقْرِنِينَ. وَاِنَّا اِلَى رَبِّنَا لَمُنْقَلِبُونَ
“Bu bineği bizim hizmetimize veren Allah’ı her türlü eksiklik ve zayıflıktan tenzih eder ve mukaddes tutarız; yoksa biz buna güç yetiremezdik. Şüphesiz biz Rabbimiz’e döneceğiz.” (Zuhruf Sûresi, 12.-13.) âyetlerini okurdu.
ÖRNEK BİR SEYEHAT
Dolunay çölün kumlarını vuruyor gece bütün ıssızlığı ve huzuruyla kutlu yolcularına kapılarını açıyordu. Sahabeler kavurucu bir güneşin altında uzun bir yolculuktan sonra şimdi istirahat ediyorlardı. Bir süre sonra kervanın gözcüsü Allah Rasülü -sallallahü aleyhi vesellem-’den talimatlar getirdi.
Efendimiz ikaz ediyordu:
- Otu bol olan yerlerde yolculuk yapıldığı zaman otlardan istifade etmeleri için develere ve atlara imkan verilsin.
- Çorak ve otsuz yerlerde yolculuk ederken, takatten düşmeden gidilecek yere varmaları için develeri süratlice sürün. (Müslim, İmâret 178)
- Gece mola verip yatacağınız zaman yoldan ayrılıp bir kenara çekilin.
- Binek hayvanlarınızın yüklerini çözün, onları rahatlatın.
- Allah yumuşak huyluluğu ve anlayışı sever siz de hayvanlarınıza böyle davranın.
O gece bu şekilde istirahat edildi. Ertesi gün Sahabiler yolda giderlerken bir yerde konaklamışlardı. Her biri dere boylarına ve dağ yollarına dağılmışlardı. Bunun üzerine Allah Rasülü -sallallahü aleyhi vesellem-
“Sizin bu şekilde dağ yollarına ve dere boylarına dağılmanız şeytanın bir isteğidir.”buyurdu. O günden sonra sahabiler konakladıkları yerlerde bir daha hiç birbirlerinden ayrılmadılar. (Ebü Dâvud, Cihad 97)
Sevgili Efendimiz bu yolculuğundan sabah vaktini bekleyip Medine’ye döndü. Girer girmez ilk olarak mescide uğradı. İki rekât namaz kıldı. Rabbine hamd etti. (Buhârî, Meğâzî, 79)
Evine ailesinin yanına döndüğünde heybesinde onların hoşuna gidecek güzel hediyeler vardı. (İlgili hadis kaynakları esas alınarak hikayeleştirilmiştir.)
Kaynak: Faruk KANGER Lokman HELVACI, ADABI MUAŞERET
YORUMLAR