Müslümanların Birbirleri Üzerindeki Hakları Nelerdir?
Müslümanın, diğer Müslüman üzerindeki hakları nelerdir? “Müslümanın, Müslüman üzerindeki hakkı 5’tir” hadisini nasıl anlamalıyız?
Berâ İbni Âzib radıyallahu anhumâ’dan rivayet edildiğine göre şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize,
- hasta ziyaretini,
- cenâzenin arkasından gitmeyi,
- aksırana ‘yerhamükellah’ demeyi,
- yemin edenin yeminini yerine getirmesini,
- haksızlığa uğrayana yardım etmeyi,
- davet edenin davetini kabul etmeyi ve
- selâmı yaygınlaştırmayı tavsiye etti. (Buhârî, Cenâiz 2, Mezâlim 5, Nikâh 71, Eşribe 28; Müslim, Libâs 3. Ayrıca bk. Tirmizî, Cenâiz 45; Nesâî, Cenâiz 53)
***
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Müslümanın, Müslüman üzerindeki hakkı 5’tir:
- Selâm almak,
- hasta ziyaret etmek,
- cenâzenin arkasından yürümek,
- davete icâbet etmek ve
- aksırana ‘yerhamükellah’ demek.” (Buhârî, Cenâîz 2; Müslim, Selâm 4. Ayrıca bk. İbni Mâce, Cenâiz 1)
Hadisleri Nasıl Anlamalıyız?
Sağlık ve hayat, hastalık ve ölüm bütün bunlar biz insanlar içindir. Bu iki grup yek diğerinin zıddını oluşturmaktadır. Ancak her birinin ayrı ayrı birer nimet olduğu da bir gerçektir. Ne var ki insanoğlu, sağlık ve hayatı sever ama hastalık ve ölümü arzu etmez. Bir başka ifade ile bu dört nimet, bir anlamda da birbirlerinin değerini ortaya koyar.
İnsanoğlu sahip olduğu nimetleri kaybedince, onların farkına varır. Sağlık da bu nimetlerden biri, hatta en önemlisidir. Nitekim bir hadîs-i şerifte Hz. Peygamber “İki nimet vardır ki insanların çoğu onların değerini takdir edemez: Sağlık ve boş vakit” (Buhârî, Rikak 1; Tirmizî, Zühd 1; İbni Mâce, Zühd 15) buyurmak suretiyle bu noktadaki gaflet ve ihmali gözler önüne sermiştir. Bir başka hadiste de; “Hastalanmadan önce sağlığının, ölüm gelmeden önce de hayatının kıymetini bil!” (Buhârî, Rikak 3; Tirmizî, Zühd 25) diye uyarmıştır.
Hastalık hali, bütünüyle insan duygu ve davranışlarını etkileyen, dolayısıyla farklı tepkiler vermesine sebep olan fevkalâde zor bir durumdur. En basitinden en ağırına kadar hastalıklar, insan psikolojisini -şu veya bu oranda ama mutlaka- etkiler. Bu sebeple de hasta, sağlığında üzerinde durmadığı konulara ilgi duyar; iyi günlerindeki akraba ve dostlarını yanında görmek ister. Nitekim “dostla buluşmak, hastaya şifâdır (likâü’l-halîl, şifâü’l-alîl)” denilmiştir. Hatta sağlığında arayıp sormadığı kişilerin bile kendisini ziyaret edip hal-hatır sormasını bekler. Gelmezlerse kızar, üzülür. Mevsimi olup olmadığını düşünmeden temin edilmesi güç ve hatta imkânsız birtakım yiyecekler içecekler ister. Hasılı hasta, İmam Yûsuf’un dediği gibi, “idare edilmesi gerekli” bir kişidir.
Sağlıklı bir toplum yapısı oluşturmak ve beşeri ilişkileri en mükemmel şekilde düzenlemek isteyen yüce dinimiz, mü’minleri, bu konularda eğitime tâbi tutmuştur. Onları iyi gün dostu olmaya değil, daha çok kötü gün dostu olmaya teşvik etmiştir. Hasta ziyaretinin değeri ve konuya ait büyük teşvikin anlamı buradan kaynaklanmaktadır. Halkımızın ifadesiyle “binbir türlü hali” olan dünya hayatının her safhasında mü’mince davranmak, İslâm toplum yapısının hem dinamizmi hem de ayrıcalığıdır.
Din kardeşini hastalığında ziyaret etmek, vefatı halinde de cenâze namazına iştirak edip onu mezarına götürmek ve arkasından dua etmek, kardeşlik hukukunun bir gereği ve vefakârlığın bir göstergesidir. Bu bölümde okuyacağımız 60’tan fazla hadiste bu konuya ne büyük bir önem verildiğini, hastalık ve ölüm hallerinin her safhasında neler yapılması gerektiğini göreceğiz.
Burada şuna da işaret edelim ki hasta ziyareti ile ilgili haberler 30’u aşkın sahâbîden nakledilmekte olup büyük bir yekün tutmaktadır. Bu durum, İslâm’ın başlangıcındaki o saadet asrında hasta ziyaretine ne kadar büyük bir ehemmiyet verildiğini gösterir.
İslâm, insana sadece sağlığında, üretken olduğu yıllarda değer verip sonra onu bir toplum posası gibi kendi yalnızlığına ve çaresizliğine terkeden sistemlere hiç benzemez. İnsanı insan olarak ele alır, sağlığında, hastalığında ve ölümünde ona hep aynı gözle bakar ve öyle bakılmasını ister.
Toplum güvencesi veya sosyal güvenlik diye dillerden düşürülmeyen kavramların gerçek boyutları İslâm’da insanla başlayıp insanla biter.
Hadislerden Öğrendiklerimiz
- Hz. Peygamber hasta ziyaretini ve cenazeye iştirak etmeyi teşvik etmiştir.
- Hastayı ziyaret edip ebediyet yolcusunu uğurlamak Müslümanın, müslüman üzerindeki din kardeşliğinden doğan haklarındandır.
- Selâmı almak, davete icabet etmek, aksırana “elhamdülillah” dediğinde “yerhamükellah” demek, yeminini bozmamak, haksızlığa uğrayana yardım etmek Hz. Peygamber’in tavsiye ettiği beşerî ilişkiler cümlesindendir.
Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları
YORUMLAR